Reklam
Reklam

AFET YÖNETİM PLÂNI

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 05.03.2023

Geçen hafta şehir dışında olduğum için yazı gönderememiştim.
Bu haftaki yazıma bir fıkra ile başlayacağım. Gazetemiz köşe arkadaşım Ulaş Demiray da, “Deprem ve Edirne Milletvekili Aday Adayları Hakkında” başlıklı yazısına, benim anlatacağım fıkra ile başlamış. Fıkrayı anlatım şeklimiz farklı olduğu gibi, kıssadan çıkarılan hisse de farklıdır.

                Cephede savaşı kaybeden komutan genelkurmay başkanlığına çağrılmış. “Savaşı neden kaybettiniz” diye sorulmuş. “Kırk nedeni var” diye yanıtlamış. “Say bakalım” denince: “Öncelikle barutumuz yoktu” yanıtını vermiş. Genelkurmay başkanı Başkanı: “Diğerlerine gerek yok” demiş.
Kahramanmaraş İli Pazarcık ve Elbistan İlçeleri merkezli iki depremde, binlerce bina yıkılmış, kesin olmamakla beraber 50 bin civarında insan kaybımız, on binlerce yaralımız var. Maddi kaybı şu anda hesaplayacak bir hesap uzmanının olabileceğini düşünemiyorum. Kayıpların bu kadar çok olmasını, kırk nedene dayandırabiliriz. “Say bakalım” derseniz!!! “Öncelikle; bizi yönetenlerin bir afet plânı yoktu” derim. Diğerlerini saymaya gerek var mı?
Dokuz saat arayla oluşan iki depremin, binlerce artçının, depremin kapsadığı alanın, oluşan yıkımın ve enkazların büyüklüğü inkâr edilemez. İster büyük, ister küçük olsun, afetlerin zararları;  oluştuktan sonra değil, afet öncesi yapılan hazırlıklarla en aza indirilebilir.
Basına yansıyan bilgilere göre, bu bölgede daha önce deprem tatbikatı yapılmış. Pekiyi bu tatbikat sonrası yapılması gerekenler yapılmış mı? Mesela; toplanma alanları belirlenmiş mi, bu alanlarda bir altyapı düzenlemesine gidilmiş mi, kurtarma ekipleri saptanmış mı, deprem sonrası acil ihtiyaç olan çadır, konteyner stoku yapılmış mı? Devlet ve yerel yöneticilerin görevleri belirlenmiş mi?

                13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa Soma’da yaşanan maden faciasında 301 madencinin cesedini toprak altından ölü olarak çıkarmıştık. Oysa; 2010 yılında Şili’de, buna benzer bir maden faciası yaşanmış, 33 madenci, yerin 700 metre altından, tam 69 gün sonra, burnu kanamadan kurtarılmıştı. Şili’deki maden ocaklarında, kaza anında sığınılacak odalar yapılmış. Bizim maden ocaklarımızda böyle bir tedbir önceden düşünülmemiş veya alınmamış. Sonuç ortada.
Öncelikle: Kader ve fıtrat sözcüklerini lügatimizden çıkarmalıyız. 1918-2020 yılları arasında yaşamış olan Finlandiya asıllı astrofizikçi, uzay bilimci ve matematikçi Katherine Johnson diyor ki: “Depremden korkarak yaşayan ülkeler; çağdaş dünyanın çok gerisinde kalmış, gelecek dünya düzenine entegre olamamış ülkeler ve toplumlardır. Çünkü depremler de, her doğa hareketi gibi olağandır ve yüce yaradanın yer küreyi başta insanlar ve tüm canlılar için yenilemesidir. Dünya üzerindeki gelişmiş ülkeler, yapılarıyla bu doğa olayını gündeminden çıkaralı 300 yıldan fazla olmuştur. Yüce yaradan, hiçbir doğa olayını, başta insanı ve canlılları öldürmek için yaratmaz” 1999 depremi sonrasında bu MİLAT olsun demiştik. 24 yıl sonra yine bu MİLAT olsun diyoruz. O günden bugüne hiçbir şey yapılmadı mı? Elbette yapıldı. Ama birçok şey sadece kâğıt üstünde kaldı, uygulamada aynı hassasiyet gösterilmedi. Bina yapım teknikleri geliştirildi,  yapı denetim yönetmelikleri hayata geçirildi. Ama bunun yanında, onlarca da İMARAFFI veya İMAR BARIŞI adı altında, depremde yıkılması muhtemel binalara OTURULUR ruhsatı verildi.
Afet anında yıllardır dünyaya yardım eden Kızılay; afetzedelere çadır vereceğine, AHBAP oluşumuna çadır satıyor. Kızılay aile şirketi olmuş. Binali Yıldırım’ın kızı; Kızılay Başkan Vekili,  kardeşi; yönetim kurulu başkanı, gelini; yönetim kurulu üyesi.
İktidar: “Bir yıl içinde kalıcı konutları yapacağız” diyor. BUNU KİM SÖYLÜYORSA, YALAN SÖYLÜYOR DEMEKTİR. Artçı depremler devam ederken beton atılmaz. Bu, bilimin gözardı edilmesinden başka bir şey değildir. 230 milyon ton enkazı kaldırmak kolay mı?
İstanbul’da 93 okul ve iki hastane boşaltılıp, taşındı. Bu deprem olmasaydı, bu yapılacak mıydı? Elbette hayır. Deprem bölgesinde binası yıkılan bazı müteahhitler tutuklandı. İstanbul’daki bu depreme dayanıksız devlet binalarını yapanlarla veya bu binalara ruhsat verenlerle ilgili bir işlem yapılacak mı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu,  deprem uzmanlarının katılımıyla, İstanbul’da deprem çalıştayı yapıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum: “İstanbul’da, 1,5 milyon riskli konutu taşıyacağız” diyor. Sanki, evden eve taşımacılık yapıyor. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanının bundan haberi var mı, yok.
1999 ve 2023’de; kader dedik, fıtrat dedik, BU MİLAT OLSUN dedik. Bundan böyle, aynı cümleleri bir daha  kullanmamak için: İktidarı ve muhalefetiyle, devlet ve yerel yöneticilerle; bilimin ışığında, bir afet yönetim plânı hazırlanıp, harfi harfine uygulamak; birinci görevimiz olmalıdır.
Saygılarımla. 04.03.2023  Mehmet USLU– Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ