KISA BİR SEÇİM ANALİZİ
Olağanüstü bir seçim dönemi yaşadık ve AKP’nin ilk defa CHP’nin altına düştüğü günü gördük. Bu demokrasimiz için çok önemli bir gelişmedir. Ve önemli bir başarıdır aslında.
Peki bu sonuca nasıl ulaşıldı?
Benim önemli gördüğüm birkaç noktayla açıklamaya çalışayım. Birincisi Kılıçdaroğlu’nun harika taktiği sonuç verdi ilk defa. AKP’yi AKP’lilerle vurmak. AKP’nin başbakanını, hazine ve maliye bakanını ve AKP’nin ekonomide iş yaptığı günlerdeki kadrolarını kurdukları partileri ile ittifaka almak. Çünkü onlar Erdoğan’ın yaptıkları yanlışları yakından bilen ve yanlışı kabullenmeyen kadrolardı. Seçmene AKP döneminin ve liderinin yanlışını herkesten çok daha iyi anlatırlar ve kitleleri ikna edebilirlerdi… Ve ettiler. Hak etmedikleri kadar vekil aldılar bu ayrı bir konu.
İkinci ve en önemli etken AKP’nin bir ekonomi politikasının olmaması ve liyakatsız üstelik bilgisiz bir yönetimin sırf algıyla işlerin iyi gittiğine insanları inandırmaya çalışması. Öyle ki TUİK gibi devlet kurumlarına sürekli halka yanlış bilgi enjekte etmekte ısrarlı çabaları. Oysaki Türkiye’de yetişmiş kadrolar öyle çok ki hemen karşılığı yapıları kurup gerçekleri halka anlattılar ve gerçek rakamları ortaya koyuverdiler. ENAG gibi.
Sosyal politikaları ise tamamen rezaletti. Halkı birbirine düşürüp düşman kamplar yarattılar, halkın %60’ını terörist, vandal, anarşist ilan ettiler. Her başarısızlıklarını ya dış güçlere ya da muhalefete yamadılar. Yetmedi ses çıkaran aydın ve gazetecileri mahkemelerde süründürdüler… Ta ki gemi karaya oturana dek.
AKP gemisi karaya sosyal dengeleri bozup elde edilen gayrisafi milli hasılayı paylaştırmada çalışan ve emeklileri devre dışı bırakıp yandaş ve burjuvaziyi ön plana almasıyla başladı. Hele kompradorlaşan yandaşlarla öyle acımasız bir maden çıkarma ve kıyı talanı uyguladılar ki her kesimden halkın canı yanmaya başladı.
Ülkedeki milli gelirin %80’i en zengin %5’in eline teslim edildi. Yani ortalama 5 milyon çok zengin insan kitlesi yaratıldı ama 80 milyon insan ise fakirlikte ya da açlık sınırında eşitlenmeye başlandı.
Kaynamayan tencere, okuyamayan gençlik, uygulanamayan adalet, hak alamayan işçi memur, emekli ve tüm çalışanlar artık dayanılmaz koşullar altına itildiklerini gördüler. Yaklaşık 10 milyon emekli evi yoksa aç kalmamak için ek işler peşinde koşmaya başladılar.
Belki de en can alıcı etki deprem ve felaketlerdeki hükümetin hezimet yaşaması, doğru düzgün hiç bir iş yapamaması halkın yardım kuruluşlarının ve özellikle muhalefet belediyelerinin halka hükümetten çok fazla yardıma koşmaları.
Peki bu seçimde halkın bu spontane patlaması nasıl CHP saflarında birleşmeye yol açtı? CHP çok mu çalıştı? BENCE HAYIR.
CHP yine seçimlere küçük burjuva popülizminin arkasına sığınarak girdi. Öncelikle partideki değişimin etkisini iyi kullandılar ve İmamoğlu’nun şeffaf ve devlet adamlığına yakışır söylemleri ve tabi ki Mansur başkanın aynı mihverdeki tavırları halka yakın duruşları, ekonomik destekleri, yolsuzluk israf ve talanın iyi anlatılması.
Bu başarıyı zaten bence de beklemiyorlardı.
Sorun şimdi şu; CHP halka nasıl dayanacak, kitle örgütleri ve sendikaları nasıl destekleyecek, yardım bekleyen kitlelere nasıl ulaşacak, köylüye ne gibi destek verecek ve belediyeler kullanılarak üretim sürecini nasıl etkileyecekler? İşsizliğe ne kadar çözüm süreci oluşturacak?
Ve en önemlisi AKP’nin algı taarruzlarına, hukuksuzluklarına ve engelleme çabalarına nasıl karşılık verecek?
AKP’nin artık seçim kazanması ülke emniyetini tehlikeye düşürecek senaryoların hayata geçirilip, yeni seçmen yaratılıp çok güçlü algılarla halkı manipüle etmeye kaldı gibi. Geçmişte bunu yaptılar ve yine deneyeceklerdir.
ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇMESİN, DEMOKRASİ TRENİ YOLDA KALMASIN DİYORUM ARTIK.