DALGAKIRAN PROJESİ VE SAHİLLER…

Yayla Sahili Platformu yönetimi tarafından, Dalgakıran projesi ve sahillerle ilgili basın açıklaması yapıldı.
Platform yöneticileri Ali Duymaz, Sabahattin Karaman, Ayşe Marangoz, Kemal Sütçü, Güral Özdilek ve Suzan Demirten imzası ile yapılan açıklamada, Dalgakıran projesinin Yayla Sahili’ndeki sorunu çözmeyeceği öngörüsünde oldukları belirtilerek, bazı öneri ve taleplerde bulunuldu.
Açıklamada şunlar ifade edildi: “Son yılların moda iş anlayışı; biz yaparız kimseye de danışma ihtiyacımız yok. Hele de bilimsel çalışmalara, kamuoyu görüşüne, halk desteğine hiç ihtiyacımız yok. ÇED raporu bile gerekli değil, devlet büyüklerimiz her şeyin en iyisini en güzelini bilir ve yapar.
Gün geçmiyor ki ülkemizin doğasının katledilmediği bir gün yaşansın. Şimdi konumuza gelelim. Yayla’mızda zamanında bir liman yapıldı. Belli ki hiçbir bilimsel çalışma yapılmadan, analiz yapılmadan bilim çevrelerinde görüş alınmadan. Sonuçta bu gün yaşadıklarımız şunlar;
1- Liman yüzünden yayla sahili 25-30 metre uzunluğunda kumsalını kaybetti. Evler yalı evine döndü, dalgalardan evlerin yıkılmasını önlemek için beton duvarlar inşa etmek zorunda kaldılar.
2- Limanın kendisine kum dolmaya başladı. Yaklaşık beş senedir limana büyük balıkçı tekneleri maalesef giremiyor. Çünkü tabana oturmaya başladı. Deniz suyu derinliği azaldığı gibi uç kısımlarda artık kumsallar oluşmaya başladı.
3- Limanın L kolu, uzun olan kolu artık tamamen kumla doldu. Yani sanki kara içine yapılmış gibi. L kolun kısa bölümü ise yaklaşık 100 metredir zeminin ilk taş blokları da artık kumla kaplandı. Yani kısa sayılacak bir zamanda plaj olacak gibi duruyor.
4- Limanın kısa kolu 250 adımlık bir kol. Bunun 160 adımlık bölümü de deniz yosunları ile doldu. Liman ağzına çok az bir mesafe kaldı. Yaklaşık yedi yıl içinde mendirek dolacak ve yosunlar liman içine girmeye başlayacak.
Bu temel tespitlerle yapılacak dalgakıran projesine itiraz ya da eklemlerimiz olacak. Basından takip ettiğimiz kadarı ile proje Yayla Sahili’nin ihtiyacını çözmüyor. Sanki istediniz yaptık havasında bir proje görünümünde. Ne kadar bilimsel çalışma yapıldı? Nerelerden görüş alındı? Sorunların hangilerine çözüm olacak? Bu belli değil.
Bizim platform olarak ilk bilgilenmemiz, dalgakıranların denizin 120 metre içine ve su yüzeyinden 2 metre altına 9 adet beton dalgakıranlar şeklinde idi. Oysaki şimdiki proje denize dolgu 9 adet dalgakıran.”
SORULAR VE TALEPLER
Platform yöneticileri açıklamalarında, sorularını ve taleplerini şöyle sıraladı:
“1- Saros Körfezi senede 4 defa Ege’den Gelibolu istikametinden girip Erikli Yayla istikametinden çıkan akıntılara sahip. Bu akıntılar suyumuzu yenileyip değiştirir. Ancak Yaylamızda bu akıntılar açığa çekilen kumlarımızı liman içine girmesini de sağlıyor. Dalgakıran projesinde liman ağzına dalgakıran gözükmüyor. Bu da bizim sorunumuzu çözmüyor.
2- Yayla sahilinde hiç kum kalmadığı için yapılacak dalgakıran kum tutma işlevini yerine getiremez. Çünkü kum yok. Yeniden dolması onlarca yıl alır. Bize göre de kumlaşmayı sağlamaz. Bu nedenle kıyılarımıza en az 6-7 metre mesafeye kum tutucular yapılmalı. Bu alana denizin bizden alıp liman arkasına taşıdığı kumlar taşınıp döşenmeli. Ancak o zaman dalgakıranlar bu kumun gitmesini engeller ve kumun yavaş yavaş artmasını sağlarlar.
3- Sahillerimize duş , tuvalet ve soyunma odaları gerekmektedir. Ayrıca denize emniyet şeritleri güvenliğimiz için şarttır.
4- Sahil sorunumuz sadece dalgakıranlarla da bitmiyor. Bölgemizde özel işletmelerin sahil yağmasını da sonlandırması gerekiyor. Kıyı kenar çizgisi içindeki tüm kumsallar derhal halka açılmalı, ücretli olmaktan çıkarılmalıdır. İşletmelerimiz halka ait alanlardan değil hizmet verdikleri işlerden para kazanmayı bilmelidirler.
Bizler ihaleyi veren valimizden taleplerimiz bunlar ve Sayın valimizin Yayla’da bir toplantıyla halka açıklama yapmasını bizlerle diyalog kurmasını istiyoruz. Bölgede yaşayanların ve sivil toplum yapılanmalarının desteği olmadan yapılan işlere sıcak bakmak pek mümkün değil. Biz her zaman devlet-millet işbirliğinin çok daha verimli işler yapacağına inanıyoruz.”
