Reklam
Reklam

AHLAK ÇÖKMESİ VE HASLETLERİMİZ

AHLAK ÇÖKMESİ VE HASLETLERİMİZ
  • 23.06.2022
Reklam

Toplumumuz son 20 yılda maalesef büyük bir depresyona girdi. Dezenformasyon o derece toplumsal yaşamımıza girdi ki sapla saman, at izi ile it izi birbirine karıştı. Ekonomik çöküş siyasetten tutun, adli, sosyal, aile yapısı, iş anlayışı vs. her alanda büyük bir travma içine girdi toplum. Gelecek kaygısı öyle bir damarlara yerleşti ki kimse önünü göremez oldu. Toplum yılgınlığa, gençler ümitsizliğe, iş hayatı belirsizliğe, kamu vicdanı adaletsizliğe kurban edilmeye başladı.

Neden bu noktadayız?

Ahlak temelde toplumun genel kabul gördüğü kurallar bütünüdür. Ve belirleyici geliştirici öğe ise eğitimdir. Bir toplumda eğitim sistemini çökertirseniz, düşünen kavrayan ve sorgulayan toplum yada insan yapısını bitirirsiniz. İşte bu noktada Türkiye eğitim alanında düşünmeyen sorgulamayan bir eğitim yapısı bombardımanına tutuldu. Gelişmiş ülkelerde bilime ve bilimsel ihtiyaçları ekonomik ihtiyaçlarla destekleyen eğitim sistemi uygulanırken , bizde sorgulamayan düşünmeyen hatta düşünmesi yasaklanan bir dinsel eğitim süreci başlatıldı. Yetmedi bu eğitim sistemi dini kendilerine uyarlayan tarikat yapılarının kendi gettolarının gelişmesi büyümesi evresine geçildi.

Bu anlamda yetişen ya da yetiştirilen insanlarımız gençlerimiz doğal olarak da yetersiz kaldılar. Bu da iş alanlarına, devlet kadrolarına yerleşmelerine imkan vermeyince hile entrika yani ahlaksız yöntemlerin doğmasına yol açtı. Hileli sınavlar bile yetmeyince, mülakat soytarılıkları ile bilgili birikimli insanların önü kesildi. Kısaca ‘diplomasız cehalet’ dönemi başlatıldı. Toplumun tüm değer yargıları yani ahlak yapısı, parti yandaşlığına, diplomasızlığa, cehalete kurban edilmeye başladı. Bilgisizlik ve birikimsizlik, yönetememeye, yönetememekte ekonomik felaketlere dönüştü.

Yönetememek neyi getirdi?

Yönetememek insan ilişkilerinde yozlaşmayı, küfürleşmeyi, yalan söylemeyi, manipülasyonlarla günü kurtarmayı getirdi.

Bakın bu durumu Wilhelm Nietzsche nasıl açıklıyor:

“… Eğitim seviyesi düşük milletler, cehalet tuzağına düşerler. Cahil toplumlarda demokrasinin olmasının hiçbir faydası yoktur.Çünkü  cahil halklar, genellikle kendilerini para, iş, vatan ve din gibi unsurlarla kandıranlara oy verirler…”

Evet yönetememek büyük bir ahlaki çöküntüyü getirdi, ahlaki çöküntüde küfür ve hakaretle yönetilmeyi, toplumu baskı altında tutmayı getirdi.

Bakar mısınız siyasetin ifadelerine: “Ruh hastası, psikopat, satılmış, mankafa, İsrail dölü, dönek, çakal, ağzından salyalar akan tasmalılar, sürtük, çukur, haysiyetsiz, şerefsiz vs.”’ sanırım bunlar en masumları. Çok daha ağır ifadeleri hatırlarsınız. Tüm bunlar aslında yönetemezken gerçeklerin gün ışığına çıkıp dillendirilmesi nedeniyle oluştu.

Siyaseten ahlak çöküşü ülkemizde yargı sisteminin de çöküşünü getirdi ve bu alanda çöküş ahlak yapımızı katmerli olarak bozdu. Haksız ve mesnetsiz  tutuklamalar, sahte dava dosyaları, kumpaslar vs. adalete güveni azalttı. Adalete güven azalınca toplumda sosyal patlamalar oluşmaya, ekonomik çaresizliklerse hırsızlıklar, düzenbazlıklar, sahtekarlıkların çoğalmasına yol açtı.

Kısaca tüm bunlar günlük hayatımıza yerleşip toplum ahlaki bir çıkmaza girmeye başlayınca, yönetim erkini elinde tutanlar çok daha büyük bir ahlaksızlığa başvurmaya başladılar. Çünkü yalan dolan ve ahlaksızlık bireylerin üstünden kurumlara da sıçramış, kurumlarda yalan beyan, demeç, istatistik yayınlamaya başlamışlardı. Gerçekleri açıklayanlar susturulmalı idi. Dezenformasyon yasası ile aslında gerçeği açıklayanlar susturulacaktı. Yoksa zaten her gün söylenen yalanlarda kendilerini yargılayacak halleri yoktu. “Avrupa bizi kıskanıyor, Avrupa’da Amerika’da raflar boş, Avrupa’da enflasyon %100, en ucuz benzin bizde, dünyada ilk 10 ekonomiyiz, enflasyon %70, ekonomimiz uçuyor vs’’ söylemlerinin doğru olmadığını herkes biliyor.

Düşünürün dediği gibi; ‘yalan söylüyorlar… yalan söylediklerini biliyoruz… yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar… yalan söylediklerini bildiğimizi bildikleri halde yine yalan söylüyorlar.’

Evet dostlar, ahlaki çöküşümüzün belli başlı emare ve nedenlerine değinmeye çalıştım. Peki hasletlerimiz ne olmalı. Önce adalet diyorum… Her şeyden önce adalet. Sonra artık ne bireysel ne de kurumsal yalanın bırakılması, sonra bireylerin eğitim seviyelerine uygun konuşmaları, hakaret ve küfrün sona ermesi, hırsızlıklara tüm toplumun tepki vermesi, talana meydan verilmemesi, bilime ve bilimsel değerlere yol açılması, liyakat ve birikimin en ön safta yer bulması vs.

Çok şey mi istiyorum sizce? Çok mu zor siyasal erki elinde tutanların daha adil ve ahlak seviyelerinin daha yukarılara çekilmesi… Çok mu zor? Değer mi iktidarda kalmak uğruna ülkeyi uçurumun kenarına kadar götürmek. Ah ahlak ah. Seni yakalamak zor, ama elde tutmak çok daha zor sanırım.

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ