BİLİRKİŞİ ZARARLARI ORTAYA KOYDU VE PROJEYE ‘HAYIR’ DEDİ
Saros Körfezi’ne yapılması planlanan Likit Doğalgaz Taşıma ve Yükleme Limanı projesi hakkında bölge halkının itirazlarına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptali için açılan davada bilirkişi raporu açıklandı.
Sazlıdere köyünde, Keşan Kent Konseyi ve Saros Gönüllüleri’nin düzenlediği toplantıda raporu, avukat Bülent Kaçar okudu.
Sazlıdere ve Gökçetepe arasındaki sahilde yapılması planlanan FSRU İskelesi için verilen ÇED olumlu kararı sonrasında bilirkişi heyeti, 1 Kasım 2019 tarihinde bölgeye gelerek, incelemede bulundu. 10 kişiden oluşan bilirkişi heyetinin Sazlıdere FSRU iskelesi için oluşturduğu rapor, Sazlıdere köyünde yapılan basın toplantısıyla avukat Bülent Kaçar tarafından açıklandı. ÇED olumlu raporunu inceleyen heyet, ÇED olumlu kararının yerine olmadığına karar verdi.
Sazlıdere köyünde yapılan toplantıda Saros Dayanışma Gönüllüleri sözcüsü Mürşide Ertürk Çoban, şunları ifade etti: “Yaklaşık 1.5 yıldır siz çevre gönüllüsü dostlarımızın desteğiyle, Keşan Kent Konseyi’nin önderliğinde ve avukatımız Bülent Kaçar’ın bilgi ve tecrübeleriyle, davamıza inanıp yürüttüğümüz yolda, emeklerimizin karşılığını almış bulunuyoruz. Evet sevgili dostlar; o gün bugündür.
Saros’umuzun ve Saros sevdalısı olan çevre dostlarımızın gözü aydın olsun.
Saros Körfezi’nin doğa harikası Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasında Likit Doğalgaz taşıma ve Yükleme Limanı yapılması için, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bölge halkına rağmen ÇED olumlu kararı vermişi. Saros Gönüllüleri olarak, Edirne İdare Mahkemesine açtığımız iptal davasında 1 Kasım 2019 günü on kişilik bilirkişi heyetiyle birlikte keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştı.
Bilirkişi heyeti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, Saros FSRU Limanı için verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararının Saros Körfezi’ne olumsuz etkileri olup olmayacağı projenin şehircilik ilkelerine, ve imarla ilgili diğer mevzuatlara uygun olup olmadığı yönünde incelemeler yapıp, 113 sayfalık ayrıntılı rapor hazırlamışlar ve geçtiğimiz günlerde mahkemeye sunmuşlardır.
Bizler en başından beri gönderdiğimiz binlerce itiraz dilekçesinde belirttik. Hukukun üstünlüğü ilkesi gereği Danıştay kararının, Saros kıyılarını koruma altına aldığını ve ÇED sürecinin sonlandırılması gerektiğini, her fırsatta bakanlığa bildirdik. Maalesef Bakanlık, bölge halkının, Sazlıdere Muhtarlığının, kooperatiflerin, birliklerin, sitelerin ve Keşan Belediyesinin uyarıları asla dikkate almamıştır.
Biz Saros gönüllülerinin ilk günden beri, birlikteliğimiz, projeyi ve hukuksal süreci takip eden çalışmalarımız ve dayanışmamız hız kesmeden devam etmektedir. Bilirkişi raporuyla, haklılığımız ve davamızın bilimsel olarak kanıtlanmış olması hepimiz için gurur vericidir.
Projenin Çevre Etki Değerlendirme raporunun hazırlanmasından sonra, Keşan Kent Konseyi il birlikte hareket ederek, halkın katılım toplantılarında, bölge halkının yanında olup, sesimizi basın yoluyla tüm Türkiye’ye duyurduk.
4 Ağustos 2018 tarihinde bölgeye dair, Acele Kamulaştırma kararı alınmasından sonra, süreci takip ederek, parsel sahiplerinin iptal davaları açmaları için dayanışma içinde oldu. Tüm Saros kıyı kesimlerinde ve hatta tüm Trakya bölgesinde bültenler hazırlayıp halka dağıtarak, hem halkı bilgilendirdik hem de topladığımız 45.000 adet ıslak imzalı itiraz dilekçelerimizi Çevre ve Şehircilik Bakanlığa sunduk.
17 Mayıs 2019’da Bakanlığın çevre etki değerlendirmesi olumlu kararı yürütmeyi durdurma ve iptal davamızı açtık.
Tüm Saros Körfezi kıyı yerleşim yerleri ile iletişim kurarak doğa ve yaşam savunucusu yüzlerce gönüllü ile ÇED iptal davamızın tüm masraflarını büyük bir dayanışma ruhuyla birlikte karşılamak için çalışmalar yaptık. Saroz Körfezi’nde ve Trakya’da dayanışmayı büyüklük ve tüm ülkeye yaydık.
28 Ağustos 2019’da FSRU projesini her yönüyle konuşmak için Keşan Belediyesi Konferans Salonu’nda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi hocalarımızdan Sayın Prof. Dr. Doğanay Tolunay ve MAREM projesi lideri Hidrobiyolog Sayın Dr Levent Artüz hocamızın katkısı ile Barselona Sözleşmesi kapsamında Saros Körfezi panelini gerçekleştirdik.
29 Ağustos 2019’da İdare Mahkemesi davadan BOTAŞ’ın da etkileneceğini öngörerek BOTAŞ’ı davaya dahil etti. Kararın hemen ardından Botaş yetkilileri kamulaştırma alanındaki sahipleri ile tek tek görüşmeye başladı. Belirlenen bedel üzerinden anlaşarak ödeme yapmak için talep ettiklerini ama kamulaştırma alanında arazisi bulunan halkın çoğunluk olarak imza verdiğini tespit ettik.
Saros FSRU projesinde net açıklamak ve birlikte LNG yanında benzin, gazyağı ve motorin taşıyan Beyaz boru hatları da bulunmakta olduğunu gördük. Eğer liman yapımı gerçekleşecek olursa Saros Körfezi’nin; İzmit, Aliağa, İskenderun veya Bandırma Körfezi gibi balçık haline dönüşecek gerçeğinin kaçınılmaz olduğunu fark ettik. Proje için Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilen ve 1. derece deprem bölgesi olan Saros Körfezinin uygun olmadığı gerçeğini görmezden gelen Bakanlığa karşı maalesef doğayı ve denizimizi sonuna kadar bizler savunduk.
Saros gönüllüleri olarak; Keşan Kent Konseyi’nin ve Trakya platformunun katkılarıyla dava sonuna kadar inandık. Çocuklarımıza temiz bir doğa ve deniz bırakabilmek için tüm süreci bugüne kadar dayanışma ruhu ile yürüttük.
Saros’umuzun ve Saros sevdalısı olan çevre dostlarımız kutluyor; Saros Körfezi’ne, çevremize, doğamıza sahip çıkan hak arayışımıza destek olan tüm dostlarımıza sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.
Lütfen bir daha dokunmayın.”
Bilirkişi raporu ile ilgili avukat Bülent Kaçar, şunları söyledi: “Edirne İdare Mahkemesine açtığımız davada yapılan keşif sonucu bilirkişi heyetini hazırladığı rapor tarafımıza tebliğ edildi. 10 ayrı disiplinden bu ÇED raporunun ne kadar hukuksuz, ne kadar bilimdışı, yanlış ve eksik verilerle düzenlediğini göstermektedir. Bu kişiler ile de suç duyurusunda bulunmayı da değerIendireceğiz. Kimse halka rağmen kendi uygun gördüğü yatırımları yapmaya karar veremez. Bundan sonraki süreç mahkemenin, bu konuda yürütmeyi durdurma kararı vermesini bekliyoruz.
Birçok konudan hatalar ve yanlışlar ve bize göre de görevi kötüye kullanan suç oluşturan çabalar tespit edilmiştir. Birinci derecede deprem bölgesi üzerinde böyle bir projede ısrar etmek, adı çevre olan Çevre Bakanlığına yakışmadığı gibi devlet ciddiyetine de yakışmamaktadır.”
BİLİRKİŞİ RAPORU…
Proje alanında birçok bölgenin olumsuz etkileneceği ve limanın yapılması halinde telafisi mümkün olmayacak zararların ortaya çıkacağı bildirildi.
ÇED raporunda yeterli bilimsel verinin bulunmadı ifade edilen bilirkişi raporunda, proje için yer seçiminin hatalı yapıldığına işaret edilerek, bölgenin 1. derece SİT alanı olduğu dile getirildi.
Proje kapsamında inşa edilmesi planlanan 17 bin 121 metrelik kara boru hattının 12.92 hektarlık kısmının ormanın içinden geçtiği belirtilen raporda, ÇED raporunda bölgede yaşayan hayvan türlerine yer verilmediği ve koruma altındaki türlerin olup olmadığının göz önünde bulundurulmadığı bildirildi.
Liman projesinin çevredeki bitki örtüsüne de zarar vereceği hatırlatılan bilirkişi raporunda, projede yer alan bölgenin 350 hektarının 2016 yılında meydana gelen Sazlıdere yangınında yandığı hatırlatıldı ve bu bölgenin anayasa kapsamında koruma altında olduğuna dikkat çekildi.
Sazlıdere köyünde toplanan yüzlerce kişi raporun okunmasının ardından bakanlığın kararını bir kez daha protesto etti.