BU YIL SAHNEDE “ÜÇ KARALI” HAYAT BULACAK!
Çamlıca’nın gizemli korku unsurlarını, efsaneler dizgisiyle gün yüzüne çıkararak, Kış Masalları konseptiyle Bocuk sahnesine uyarlayan Billur Ocak, “Üç Karalı” vurgusuyla Bocuk’un bu seneki sahne konseptini anlattı.
Çamlıca’nın gizeminde sırlanmış efsane korku karakterleri her yıl “Bocuk, Kış Gecesi Masalları” ile yeniden hayat bulmaya devam ediyor. Kara Nine, Ağlayan Bebek ve Ölü Gelinler’ den sonra bir kış gecesi masalı daha kaleme alındı.
Zaman içinde unutulmaya yüz tutmuş, hatta hurafe olarak değerlendirilip hikayesi aktarılamamış pek çok efsanevi karakter yöre halkının tanıklığının izinde kulaktan kulağa aktarılmaya devam ediyor. Çamlıca’ya özgü bu karakterleri her yıl Bocuk Gecesi’nde görücüye çıkarmak ve kültürel inanış olgusuyla hafızalarda kayıtlı tutmak maksadıyla her birinin hikayesi geceye özgü bir kurguyla kaleme alınıyor.
Billur Ocak’ın bu yıl 15 Ocak’ta kutlanacak Bocuk Gecesi ve sahne konsepti ile ilgili anlatımı ise şöyle:
Bu yıl da köy halkının söylencesinde “Üç Karalı” olarak anılan ve korku unsuru olarak tasviri yapılan bu üç kadının, ışığını kaybederek karanlığın içine nasıl çekildiklerini anlatan kurgusu sahnede canlandırılarak izleyenleri büyüleyecek.
“Çamlıca Bocuk Gecesi” geleneklerinin içinde o gece anlatılan korku hikayeleri korkuya, korkulana kafa tutmak adına özel bir önem taşıyor. Ayrıca her bir hikâye olay örgüsünde bu özel kış gecesinde geçmişten günümüze miras kalan inanç pratiklerini, bölgeye özgü gelenekleri ve ritüelleri barındırıyor. İnsanların bilinmeyene karşı çaresizlikleri, savunmasız kaldığı anlarda sığındıkları şeyler konu edilerek, tabiatın çözülmesi oranında yaptıkları törenler, ritüeller günümüzde de efsaneleştirilerek aktarılıyor.
Bocuk Gecesi olarak anılan bu gecenin önemini ve anlamını idrak etmek isteyenler de anlatılan bu kış masalları eşliğinde geçmişe yolculuk ederek atalarının öğretilerine kulak veriyor.
Masal Masalın İçinde…
Devamı da elbette ki Bocuk Gecesi’nde …
***
Her zerre pervaneydi döngüsel zamanın içinde,
Yıldızlar da şahitlik ederdi alemde tüm bu olup bitene…
Kayıtlı olan için her vakit, ayrı hizalanırlardı gökyüzünde.
Geçmişin tüm izleri sırlanmıştı göğün derinliklerinde.
***
Gökyüzünde güneşin en aciz olduğu mevsimde,
Sert soğukların kristal pusu kalmıştı yeryüzünde.
Zemheri ayazın hüküm sürdüğü zamanların birinde,
Bir düş perdesi aralanmıştı zifiri bir gecenin içinde.
***
Işığıyla can bulan sonsuz varlığının özleminde,
Karanlığa hapsolansa suretini aradı gölgelerde.
Görünenin ardındaki ayan olurken gözlerinde,
Suretsizler de pusuya yatmıştı onların izlerinde…
***
Karanlığın Aydınlığa Mağlup Olduğu Geceyi Anlatan
Kadim Bir Gelenek
Orta ve Kuzey Avrupa’da 25 Aralık akşamından onu izleyen yeni yılın ocak ayının 6’sına kadar olan 12 gecenin önemini barındıran kadim inanışların bir ürünü olarak karşımıza çıkıyor.
Yılın bu dönemleri “yeryüzünde bulunan kötü ruhların, şeytanların varlığı ya da ekim ve hasat üzerinde sallanan, öldürülmesi gereken ölü ruhlarla bağlantılı” inançlarla biliniyor.
Bu sebeple tarih öncesinden beri bu dönem aralığı birçok kültürde yılın önemli bir zamanı olarak görülmüş olup, her kültürün kendi inanç çemberinde harmanladığı ve çeşitli ritüellerle taçlandırdığı bir kültürel kimlik olgusu taşıyarak günümüzde şenliklerle, festivallerle yaşatılmaya devam ediyor.
Balkan folklorunda hicri takvimin 61’ini 62’sine bağlayan gece olarak karşımıza çıkan Bocuk Gecesi de bu zaman diliminde en son gece olan, miladi takvime göre ocak ayının 6-7. gecesine işaret ederek; bu dönemin bitişini, günlerin uzayıp, güneşin ısısının yeniden artmaya başlayacağı, karanlığın bittiği, aydınlığa geçişin kutlandığı yeni bir dönemin, yeni bir devrenin başlangıcı olarak biliniyor.
Bocuk gecesi olarak adlandırılan zaman dilimi geçiş zamanı, dünyalar arasındaki bağlantının koptuğu ve bu dünya ile ötesi arasındaki sınırın açıldığı bir segment olarak görülüyor. İnsanlar kendilerini çeşitli şekillerde maskeleyerek, kendilerini korumayı ve tehlikeli güçlerin dünyalarını işgaline karşı koymayı amaçlıyor. Bu sebeple maske ya da çeşitli boya malzemeleriyle maskelenme, kılık değiştirip korkulan bir unsura benzeme geleneğin özünde önemli bir unsur olarak görülüyor.
Bir zamanlar her kötücül pusuya yatarak beklermiş zamanını
Ve hatta suretiyle ele vermiş karanlığını…
Oysa ki şimdi ne kışı bekler olmuş ne geceyi…
Aydınlığı taklit eden insan olmuş sureti.
Sizler de bu gizemli atmosferde ürpertici bir kış masalının içinde yerinizi almak, korkuya, korkulana kafa tutmak için, geceye özgü ritüelleri yöre halkıyla birlikte gerçekleştirerek geleneği yaşatmak ve bu geceyi kalabalıklar içinde, doyasıya eğlencenin tadına vararak geçirmek istiyorsanız 15 Ocak’ta Çamlıca’da misafirimiz olun.
Ayrıca en yaratıcı kostüm ve en şahane makyajla davete icabet etmeniz durumunda sahnenin yıldızı da siz olabilirsiniz.
Önemli bir dipnot: Kostümlerinizin ve makyajınızın gecenin anlam ve önemine yaraşır biçimde, özellikle ideolojik, dini vb. farklı temsiller barındırmayan, ayrıştırıcı, özel semboller içermeyen formda olması bu özel geleneğe gölge düşürmek isteyenlere prim vermemek adına oldukça önemli. Bu açıdan her zamanki gibi duyarlı olup, hassasiyet göstereceğinizden de eminiz.