ÇAKIR, ANMA MESAJI YAYIMLADI
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilmelerinin 52. yılında anma mesajı yayımladı.
İlçe Başkanı Çakır, “Bağımsızlık ve demokrasi yolunda emperyalizm, faşizm ve gericiliğe karşı omuz omuza savaş verirken emperyalizm ve onun işbirlikçi siyasal erki tarafından idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ı idamlarının 52. yılında saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.” dedi.
İlçe Başkanı Çakır, Deniz’leri andığı mesajında şu ifadelere yer verdi: “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs 1972’de Ankara Cebeci Cezaevi avlusunda idam edilmelerinin üzerinden 52 yıl geçti.
Anti-emperyalist, yurtsever, devrimci tutumlarından son nefeslerine kadar asla ödün vermeyen ve dimdik karşıladıkları ölümleriyle bile sonraki kuşaklara örnek olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 12 Mart faşizminin karanlık, puslu ortamında, haksız yere idam edilmeleri, toplumsal belleğimizde silinmesi olanaksız derin izler bırakmıştır.
Oysa 52 yıl sonra bugün geriye baktığımızda, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmeyi gerektirecek hiçbir suç işlemediklerini gayet açık ve duru biçimde görebiliyoruz. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anti-emperyalist mücadelelerinin, ulusal bağımsızlığı ve halkların kardeşliğini esas alan devrimci eylemlerinin esin kaynağının, doğrudan Atatürk’ün kendisi, Atatürk ve arkadaşlarının ulusal bağımsızlık mücadelesi ve nihayet Atatürk’ün Cumhuriyet’i gençliğe emanet eden vasiyeti olduğunu biliyoruz. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı, Atatürk’ün Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet’in geleceğini koruma görevini gençliğe bırakan vasiyetine gençliğin sahip çıkmasını engellemek için yürütülen dış güç etkili, destekli bir girişimin önemli bir parçasıydı.
Ülkemizin bugünkü haline bakınca, ne kadar haklı olduklarını bir kez daha anlıyoruz. Gerçek vatanseverlerin, düzene ve sömürülmeye karşı duran bu yürekli insanların asılması arkasından gelenlere ibret ve korku vermeyi amaçlamıştır. İnsan yaşamı üzerinde ‘üç bizden, üç onlardan’ hesabı yapan zihniyete rağmen ‘üç fidan’ ölümsüzleşmiştir ve devrimci ruhları yaşamaya devam etmektedir.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam sehpasına gönderilmelerinden 52 yıl sonra bugün, emperyalizm Türkiye’yi yeniden kuşatmıştır. Bugün her açıdan bağımlı bir ülkeyiz. 22 yıllık AKP iktidarında Türkiye, kendi başına bağımsız karar alma, hareket etme, üretme yeteneğini yitirmiş, tam anlamıyla emperyalizmin yörüngesine girmiştir.
AKP iktidarı, halkın özgür iradesine ipotek koyma yolunda her yola ve yönteme başvurmakta, halkın dini duygularını istismar etmekte ve ne yazık ki siyasete alet etmektedir. Cumhuriyet’imize ve kurucularımıza, kurucu değerlerimize ve kuruluş ilkelerimize sistemli olarak saldırılmakta, adeta meydan okunmaktadır. Gelinen noktada devletin laiklik ilkelerine göre köklü biçimde yeniden yapılanmasını sağlamadan başta eğitim olmak üzere hiçbir sorunu çözemeyeceğimiz açıktır.
Türkiye’yi 22 yılda içinden çıkılması çok zor bir borç batağına sürükleyen AKP iktidarı, küçük esnafından sanayicisine kadar bütün sektörlerin aktörlerini doğrudan iflasla karşı karşıya bırakmıştır. Bugün ülkemizde tarım, sanayi, turizm, eğitim ve akla gelebilecek bütün sektörlerde faaliyet gösteren girişimciler birer birer değil, topyekun yok oluyorlar. Ülkemizin kanayan yarası işsizlik artık sosyal bir felakete dönüşmenin eşiğindedir.
AKP iktidarı yasama, yürütme, yargıyı tek elde toplamanın yanı sıra sendikaları arka bahçesi yapmaya çalışarak, yapamadıklarını sindirerek, üniversiteleri ve basını da susturarak baskıcı yönetim anlayışını en üst noktaya taşımıştır. İktidarın düşüncelerine karşı çıkan bazı seslerin kısılması ve hatta mümkünse mahkum edilmesi AKP demokrasisinin en temel özelliğidir. Bu haliyle AKP; devleti, yargıyı ve medyayı kontrol edebilmektedir. Vatandaşlarımız sesini duyurmak yerine, sesini bastırmak zorunda kalıyorsa, Türkiye’de hangi demokrasiden ve özgürlükten bahsedebiliriz?
AKP iktidarı, izlediği politikalarla 22 yılda ülkemizi tam bir çıkmaza sürüklemiştir.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu olumsuz koşullardan yarım yüzyıl geriye doğru uzanınca Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının mücadelelerinin ne denli anlamlı ve değerli olduğunu çok daha iyi anlıyoruz.
Deniz Gezmiş’in mahkeme savunmasındaki, ‘Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum’ sözleri çok değerlidir.
Onların tek suçu bağımsızlık, eşitlik ve adalet peşinde koşmaktı. Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un cesareti tüm yurtsever gençlerimize en büyük bir mirastır.
Bağımsızlık ve demokrasi yolunda emperyalizm, faşizm ve gericiliğe karşı omuz omuza savaş verirken emperyalizm ve onun işbirlikçi siyasal erki tarafından idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ı idamlarının 52. yılında saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.”