“ÇOCUKLARIN YAKLAŞIK %50’SI PASIF IÇICI DURUMUNDADIR”
Özel Keşan Hastanesi KBB uzmanı Op Dr. Kemal Kef, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle yazılı bilgilendirme yaptı.
Kef, halkın kanser ve kanserden korunma konusunda farkındalığını artırmak için ülkemizde, her yıl 1-7 Nisan tarihleri arasında “Ulusal Kanser Haftası” etkinlikleri düzenlendiğini anımsattı.
Etkinliklerde; halkı kanser konusunda bilgilendirmek, kanseri önlemek, erken tanı ve tedavinin sağlanması amaçlandığını kaydeden Kemal Kef, şu bilgileri aktardı: “Kanser, hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve yayılmasıdır.Vücudun her bölgesinde ve her dokuda oluşabilir. Oluştuğu organ ve dokular dışında diğer bölgelerede yayılabilir.Sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp- damar hastalıklarından sonra 2. sırada kanser ölümleri yer almaktadır. En sık akciğer, mide ,karaciğer,kolon ve meme kanserleri görülmektedir.. Ülkemizin nüfusu artmaya devam ediyor. Buna paralel olarak yıllık yeni tanı alan kanser hasta sayısı da artıyor. 2020 yılında Türkiye nüfusu 84.339.067 iken, yıllık yeni kanser vaka sayısı 233.834 ve kansere bağlı yaşam kaybı sayısı 126.335 olarak bildirildi. 2018 yılında Türkiye nüfusu 81.916.866 iken, yeni vaka sayısı 210.537 ve kansere bağlı yaşam kaybı sayısı 116.710 olarak bildirilmişti.”
Kanser ölümlerinin %30’unun hava kirliliği gibi çevresel faktörler, kötü beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı, obezite, hareketsiz yaşam tarzı nedeniyle oluştuğuna dikkat çeken Kef, şunları söyledi: “Kanser ölümlerinin %22’si, akciğer kanseri ölümlerinin %71’i sigara nedeniyle olmaktadır. Çok kolaylıkla bu olumsuz faktörlerin düzeltilmesi (örneğin sigaranın bırakılması, kirli havanın engellenmesi gibi) kanser nedeniyle ölümleri %30 oranında azaltacaktır. Çocukların yaklaşık %50’si pasif içici durumundadır. Pasif sigara içiciliğide kanser nedenidir. Ortamın havalandırılması pasif içiciliği ve sigaranın kanserojen etkisini azaltmamaktadır. Kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için sigaradan vazgeçmelisiniz. Gelişmiş ülkelerde kansere yakalanan her 4 çocuktan 3’ü 5 yıl içinde tedavi olup iyileşebilirken, az gelişmiş ülke çocuklarında her 2 çocuktan 1’i geç tanı ve yetersiz tedavi nedeniyle ölmektedir.
Bilinen yaygın ve yanlış kanının aksine kanser ölümleri gelişmiş ülkelerde değil gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Kanser ölümlerinin %70’i gelişmemiş ve az gelişmişlik düzeyindeki ülkelerde meydana gelmiştir. Bu ülkelerdeki kanser ölümlerinin %22’si HBV/HCV, HPV olarak adlandırılan virüslerin sebep olduğu kanserler nedeniyle olmaktadır. Yani olumsuz sosyo-ekonomik koşullarda kanser oluşumu ve ölüm artmaktadır.
Ülkemizde 1947 yılında kurulan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesini, halkı bilgilendirip, eğiterek kanser oluşumunu engellemeyi, oluşmuş kanserlerin erken tanısını sağlayarak kanserden ölümleri azaltmayı hedeflemektedir.
Kanser sadece bir sağlık sorunu değildir. Sosyo-ekonomik sonuçları da olan insan hakları sorunları da oluşturabilen bir durumdur.
Kanser korkulacak bir hastalık değildir. Önlenebilir bir hastalıktır. Günümüzde erken tanı ve tedavi olanaklarının gelişmesi sayesinde tedavi başarısı artmış, kanserden ölümler azalmıştır. Gelişmiş cerrahi, radyoterapi, kemoterapi yöntemleri kanser ölümlerini azaltıp tedavi şansını arttırmıştır. Tanısı geciken vakalarda maalesef tedavi oranları azalıp ölümler artmaktadır.
Sonuç olarak kanser korkulacak bir hastalık değildir. Erken tanı konursa %90’ın üzerinde tedavi sağlanmaktadır.
Doğru ve dengeli beslenme, sigara ve alkol kullanımını bırakmak, temiz hava ve sağlıklı bir çevrede yaşamak, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak sizi ve çocuklarınızı kanserden koruyacaktır. Öncelikle kendimiz, çocuklarımız ve ülkemiz için kanseri tanımalı ve savaşmalıyız. Kendimize, ne yapabilirim? Ne yapabiliriz? sorularını sorarak ilk adımı atabiliriz. Sağlıkla kalın.”