DERE GELİYOR DERE
“Dere geliyor dere, yalelim, yalellim/ Kumunu sere sere yalelellim.” Bir zamanların meşhur bir türküsüydü. Bugün size, bir derenin öyküsünü anlatacağım. Ama bu dere; kumunu sere sere değil, suyunu sere sere gelecek. Nasıl mı?
Evimin balkonuna çıktığımda, salonumun veya yatak odamın penceresinden, hatta, çocuk odasının penceresini açıp, sola doğru baktığımda; hep aynı manzara ile karşılaşıyorum. 150 metre kadar ileride, Korudağ’ın etekleri olan ormana doğru giden ve adına Radyoling Yolu denilen bir yol, yolun hemen öteki tarafında da adeta bir çöplük görüyorum. 16 Aralık Cumartesi günü bu manzaraya, yeni bir manzara daha ekleniyor. Bu yoldan, her gün; 80-90 kilometre hızla giden daha ziyade küçük araçlar, 30-40 kilometre, belki de daha yavaş bir hızla ve kontrollü olarak yolda hareket halindeler.
Neden mi?
Yazı başlığında: “DERE GELİYOR DERE” dedik ya.
Keşan merkezindeki Çocuk Parkı yanından Yukarı Zaferiye Mahallesi’ne doğru giden yolun adı: Cumhuriyet Caddesi’dir. Ali Kale ve Kardeşleri Okulu’na gelindiğinde genişleyen yolun adı artık; Atatürk Bulvarı’dır. Atatürk Bulvarı; Belkoop Konutları girişinde sona erer. Bu yolun ormana doğru devamı; Radyoling Yolu’dur.
Radyoling Yolu’na girip 200 metre kadar gittiğinizde; KEŞAN BELEDİYESİ- HAFRİYAT DÖKÜM SAHASI yazan bir tabelâ görürsünüz. Tabelâ; hafriyat döküm alanını gösterir ama bu alana girdiğinizde, hafriyat dahil, her şey vardır. Mesela; tek kişilik, çift kişilik koltuklar, çekyatlar, kırılmış tahta dolap parçaları hafriyat olabilir mi? Belediyemizin, birinde; JETÇÖP, bir diğerinde; ÇÖPJET yazan iki küçük aracı, her gün defalarca bu alana, çarşıdan topladıkları işyeri atıklarını (kartonlar, karton kutular, çöpler) getirip döküyorlar. Bunlar da; hafriyat olamaz herhalde.
Sadece bu küçük araçları yazacaktım. Cumartesi saat 11.00 sıraları bilgisayarımın başına geçip yazımı yazmaya başlamıştım ki: Saat tam 11.36’da, belediyenin büyük bir çöp kamyonu gelip, hafriyat döküm sahasına girmez mi? Ne mi yaptı? Kasasındakileri boşaltıp, gitti. Hafriyat alanı, oldu çöp döküm alanı. Ormana doğru giderseniz bu alan; yolun sağında kalıyor.
Artık; suyunu sere sere gelen dereyi yazalım mı?
Hafriyat döküm sahasının 30-40 metre ilerisinde; Edirne İl Özel İdaresi’ne ait bir şantiye alanı var. Bildiğim kadarıyla; köy yollarının yapımı ve bakımı konusunda hizmet veriyorlar. Şu ana kadar hep ormana doğru gittik. Şimdi de ormandan şehir merkezine doğru dönelim mi? Şantiyenin solunda bir derecik, sağ tarafta ise; Korudağı eteklerindeki onlarca dereciğin suyunu toplayıp gelen bir dere var. Bu dere yıllardır; şantiyenin 40-50 metre kadar altında, yoldaki köprüden karşıya geçiyor, derecik ile birleşerek, Sarıkız Deresi’ne doğru akıp gidiyordu.
Hafriyat alanına dökülen çöp ve diğer atıklar zamanla; derenin de, dereciğin de önünde bir set oluşturdu. Bugün; bu dere ve derecik, eski yatağında akamaz vaziyette. Peki, orman tarafından gelen bu dere ve dereciğin suyu nereye gidecek? Her gün; dere yataklarında oluşan yapılaşmanın, hangi felaketlere neden olduğunu görmekteyiz, okumaktayız. Burada; yapılaşma yok ama suya engel var.
Yazımın ilk paragrafında: Bugün size, bir derenin öyküsünü anlatacağım. Ama bu dere; kumunu sere sere değil, suyunu sere sere gelecek” diye, gelecek zaman ekli bir cümle kurmuştum.
Dere ve dereciğin önü kesilince ne mi oldu? 9 Aralık Cuma sabahı erken saatlerde yağmur yağıyordu. Evimin tam hizasında ve ormana giden yol üzerinde, belediyeye ait 5-6 tane araç ve iş makinesi vardı. Yola taşan suya bir çare arıyorlardı. Çünkü önü kesilen su ya şarampolden akacak, ya da yola taşacaktı. Öyle de olmuştu. Gün içinde bir greyder; yolda şarampol derinleştirme çalışması yaptı. Bir iki gün sonra sahaya gidip yaptığım incelemede; köprünün hemen yanından açılan bir kanalla su; önce yolun sağındaki bir tarlaya, sonra da yolun sağındaki şarampole aktarılmıştı.Onlarca dereciğin birleşerek oluşturduğu derenin; şarampolden akıtılması, ne duyulmuş, ne de görülmüştür.
16 Aralık Cumartesi. Yine yağmur yağıyor. Su; yolun üzerine yayılmış ve hafriyat döküm alanının bitiminde Sarıkız Deresi’ne doğru akıyor. Yazımı yazdığım saatlerde bazı araçlar, yoldan geri dönmek zorunda kaldı. Hafriyat dökümü ileri doğru devam ettiğinde, zamanla bu dere; belki de Atatürk Bulvarı üzerinde suyunu sere sere; Cumhuriyet Mahallesi’ne doğru akıp gidecektir.
AKP İktidarı ve belediyeleri, kötü yönetimleri belli olmasın diye: Ortalığa umut saçıyor, sayılarla oynuyor veya hesaplama yöntemini değiştirip, öyle yayınlıyorlar. 11 Aralık Pazartesi günü Keşan İstiklâl Caddesi’nde yürüyorum. Barış Parkı’nda bir belediye reklâm tabelâsı: “120 milyon TL ile 90 km altyapı yenilendi” yazıyor. Son dönemde Keşan’da yeni bir yerleşim yeri açılmadı. Bunlar tahminime göre: Yaptıkları asfaltları, kaldırımları altyapı olarak görüyorlar. Altyapı: Toprağın altında kalan kanalizasyondur, su borularıdır, elektrik, doğalgaz hatlarıdır, yağmur suyu toplama kanallarıdır. Onlar da Mehmet Özcan zamanında yapılmıştı. Bugün yapılanlar; badana, boyadır.
Yazımın sonunda soruyorum: Hafriyat döküm sahası ile önünü kestiğiniz ve yolda suyunu sere sere gelen dere sorununu çözmek için nasıl bir altyapı düşünüyorsunuz? Bana yanıt vermeseniz de bu sorunun, ivedilikle çözülmesi gerektiği kanaatindeyim. Su; Atatürk Bulvarı’na ulaşmadan, yani tavşan bayırı aşmadan bir çare üretin.
Saygılarımla. 16.12.2023 Mehmet USLU-Emekli Öğretmen
- HEM MEYDANI HEM YOLU, İKİSİ DE DEFOLU - 29 Mart 2024
- PROJELER MEZARLIĞI KEŞAN - 24 Mart 2024
- İFTİRA DEĞİL, GERÇEK… - 17 Mart 2024
- VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM, İKTİDARIN DERDİ SEÇİM - 10 Mart 2024
- 31 MART 2019’DAN 31 MART 2024’E - 3 Mart 2024
- YANLIŞLARLA DOLU OLAN KİTAPLAR - 18 Şubat 2024
- KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ - 11 Şubat 2024
- DESTANIN HÜSRAN SAYFALARI - 27 Ocak 2024
- MECBUREN MECBUREN MECBURİYETTEN… - 14 Ocak 2024
- BİR YOL HİKÂYESİ - 6 Ocak 2024