EKONOMİNİN KADERİ
Neler oluyor ülkemizde ve neden hayat pahalılığı, yüksek enflasyon önlenemiyor? Neden hükümetimiz ve bağlı tüm kurumlar gerçekleri söylemek yerine sanal rakamlar paylaşarak bizleri yanıltmaya, toz pembe hayaller kurmamızı istiyorlar?
Ve neden bizim sesimiz kısılmak isteniyor?
Önce şu tespiti yapmamız gerekiyor bence.
EKONOMİMİZİN KADERİNİ YABANCILAR BELİRLİYOR…
Nasıl diyeceksiniz? Çünkü Türkiye’de ekonomi üretime değil, piyasaya dayanıyor. Piyasa ise maalesef yabancıların elinde. Bizlere emredilen şu; İMF desteği de arkamızda olma şartıyla istikrar programı uygulamak. Nasıl olacak? Parola belli; UCUZ DÖVİZ, YÜKSEK FAİZ.
Döviz mümkün olduğunca sabit kalmalı ama faizlerse yüksek tutulmalı. Ülkeye sıcak para girişi devamlılık arz etmeli. Yatırım yapanların parası garanti altına alınmalı üstelik döviz cinsinden.
Yüksek faiz yüzünden Türk girişimci kredi kullanmamalı, yabancı girişimci ise parayı zaten kendi getirdiğinden dolayı ülkesindeki faiz oranlarıyla %1 ya da %2 faizle yatırımını tamamlayabiliyor.
Süreç yerli şirketlerin süreçte rekabet edemeyip tek tek ya kapanmasını ya da el değiştirmesini getirecekti ve öylede oldu. Binlerce şirket el değiştirdi.
Devlet yabancı şirketlerin fiyat politikasına karşı duramıyor zam üstüne zam yiyorduk. Hükümet bunlara para ödeyebilmek için akaryakıta, doğalgaza, elektriğe zam yapmakta geri durmuyordu. Rekabet içinde gerekli olan tüm fabrikaları da satmıştı. Üretim olmayınca ekonominin dizginlerini elinde tutamıyor, sıkıştıkça ”dış güçler” diye bağırıyor.
Zavallı halka da zamları kendilerinin değil Allah’ın yaptığını pompalayıp duruyor. Yeni nesillere de ekonomiyi yada bilimi öğrenip kendilerine karşı çıkmasınlar diye okullara tarikatları sokup bilimi engelliyor.
Üretim yeterli olmayınca dışarıdan yakın iş adamları ile ucuz alınan ürünler halka pahalı satılmaya başladı. Mesela eti 30 liraya alıyorlar piyasaya 450 liradan veriyorlar. Buğdayı Türk çiftçisinden 9 liraya alıp ihraç ediyorlar. Gelen dövizle buğdayı 14 liradan alıp fırınlara 20 liradan veriyorlar. (rakamlar oransaldır)
Battı balık yan gider misali halka 1 yıl bazen 2 yıl sonrasına ümit ışığı sunuyorlar. Bu filmi yaklaşık 20 yıldır da oynuyorlar. Yapacak hiçbir şeyleri kalmadı şimdi ceplerini dolduruyorlar. Öyle uyanıklar ki yaptıkları HER ŞEY SUÇ UNSURU TAŞIDIĞINDAN GETİRDİKLERİ DÜZENİ YASALAŞTIRMA GAYRETİNE GİRDİLER. YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI SUÇLARINI YASALLAŞTIRMA UĞRAŞINDAN ÖTE DEĞİLDİR.
Dedim ya üretimi terk eden uluslar artık bağımsız değillerdir. Sadece artık dış güçler diye bağrınıp durmayın, davet edende sizsiniz, tabi olanda. Ülkenin 100 yıllık tüm kurumlarını iğdiş edip çalışamaz hale getirdiniz. Bizler sesimizi çıkardıkça tutuklama, suç uydurma gayretlerine girdiniz.
Yetmedi halka binbir hakareti , küfrü mubah gördünüz. Mahkemeler fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü kararı verdi. Ama bir ”ahmak” kelimesinden dolayı aylarca süren komik mahkemeler ürettiniz.
Mızrak çuvala sığmıyor yada çaldığınız minareye kılıf dikilemiyor. Satmadığınız ne kaldı günü kurtarıp iktidarda kalmak için? Fabrikaların bir kısmı gitti, limanlar gitti, madenler gitti, ovalar, nehirler öldü, ormanlar parsellendi, kıyılar yağmalandı.
Halk bir araya gelemesin diye ekonomik darboğaza soktunuz. Halk geçim derdindeyken ülkeyi sözüm ona mülteci diye milyonlarca yabancıya işgal ettirdiniz. Avrupa’dan gelen sıcak para uğruna yapmadınız sadece, aslen amaç halkı susturmaktı. Ucuz işgücü lafları işin bahanesiydi. Geldiler kendi ekosistemlerini kurdular. İçe kapalı bu ekonomik birimler de Türkler işe dahi alınmıyor. Biliyorsunuz zaten. Vergi vermiyorlar, denetlenmiyorlar, aldırmıyorlar. Vatandaşlık alıp – evet böyle devam edin oyumuz size diyorlar.
Nereye kadar efendiler, nereye kadar? Gemi karaya oturdu çoktan. Fareler bile gemiyi terk etti. Hamaset nutukları artık cazibesini yitirdi. Güvenlik ve istikrar söylemleri de artık havada asılı. Hiç boşuna İsrail Türkiye’ye saldıracak güvende değiliz nutuklarına başlamayın. İsrail’in bölgede iki büyük destekçisi var. Bunu tüm dünya biliyor. Türkiye ve Azerbaycan. Her tür ihtiyacını karşılıyoruz. Güvenlik radarları da tam faal.
Susmayacağız elbet. Ülkede çiftçiler yürüyor, madenciler yürüyor, emekliler yürüyor, sağlıkçılar yürüyor, işçiler bas bas bağırıyor. Öğrenciler bağırıyor. Sizler fabrika açacağınıza tarımı destekleyeceğinize hapishane açıyorsunuz. Mafya elemanlarına af, düşünenlere ceza evi. Yok öyle bir dünya.
Ekonomi faiz sarmalından ve döviz ödemelerinden kurtulmadıkça, enflasyon doğru hesaplanıp acil önlemler alınmadıkça piyasa tabancı hegemonyasından kurtulmadıkça kapitalizmin aşırı kar isteği engellenemez. Yerli üretici ve esnaf bu kısır döngü içerisinde günah keçisi ilan edilmemeli. Üretim dönük uzun vadeli planlar yapılmadıkça günlük politikalarla bu ülkenin gelecek on yıllarını da heba etmemeliyiz. Tüketimi değil, üretimi özendirmeliyiz.
İyi günler dileklerimle.