GÜMÜLCİNELİ, BÖLGEDEKİ DOĞAL KAYNAKLARIN KULLANIMI VE YAŞANAN KIRLİLİĞE DİKKAT ÇEKTİ
Edirne İl Genel Meclisi üyesi ve Çevre ve Sağlık Komisyonu Başkanı Erdoğan Gümülcineli, hızlı bir sanayileşmeyle birlikte bölgedeki doğal kaynakların kullanımı ve yaşanan kirliliğe dikkat çekti.
Çevre ve Sağlık Komisyonu raporu hakkında bilgi aktaran Gümülcineli, hazırlanan raporla ilgili şu bilgileri aktardı: “İl Genel Meclisinin Eylül ayı toplantısında komisyonumuza havale edilen, hızlı bir sanayileşme hamlesi yaşayan bölgemiz doğal kaynakların kullanımı konusunda dikkatli olmak zorundadır. Yerüstü suların kirlenmesi ve sınırlı kullanımı yer altı suyu üzerindeki baskıyı arttırmış rezervlerin hızla tüketilmesine neden olmuştur.
Ergene Havzasındaki kirlilik bölge ekosistemine ve tarımsal üretime ne gibi etkileri olmuştur? Ayrıca bilinçsiz tarım faaliyetleri aşırı gübre kullanımı ve zirai ilaçlama toprağın verimliliğini olumsuz etkilediği bilinmektedir. Söz konusu etkilerle mücadele edebilmek için plan, toprak, orman, hava, yer altı ve yerüstü suyunun etkin korunumu için ne gibi çevresel politikalar ortaya konulmalıdır?”
Çevre ve Sağlık Komisyonu tarafından yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde; Trakya bölgesinde su miktarını etkileten en önemli değişkenin iklim olduğuna dikkat çeken Erdoğan Gümülcineli, şunları ifade etti: “Bölgenin iklimine göz attığımızda genelde yazlar kurak ve sıcak; kılar serin ve yağışlı geçmektedir. Yağışın önemli bir bölümü yağmuş şeklindedir. Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinde, iklim verilerini incelediğimizde yağışlarda yaklaşık 10-12 yılda bir kurak yılın oluştuğu gözlenmektedir. Yağış rejiminde görülen bu dalgalanmalar su kaynakları üzerinde önemli baskılar oluşturarak başta şehirler olmak üzere diğer tüketici birimlere su sağlamak amacıyla suyun depolanması büyük önem kazanmaktadır.
Türkiye’nin kullanılabilir su varlığı yaklaşık 112 km3’tür. Bu miktar Trakya bölgesi için 4,0 km3 olup, bunun 2,9 km3’ü yerüstü, 0,7 km3’ü dış kaynaklı (Meriç Nehri) ve 0,4 km3’ü ise yer altı suyudur.
Geçmiş yıllarda sanayideki plansız artışlar sebebiyle bölgede Ergene Su Havzası’nın orta kısmında özellikle Çerkezköy, Çorlu ve Lüleburgaz civarında yer altı suyu seviyelerinde sayısal düşmeler gözlenmiştir.
Bu yörelerde Çorlu, Karıştıran, Ergene ve Kaynarca Derelerinin Petro-kimyasal atıkların dışında, diğer endüstriyel ve evsel atıklarla yoğun şekilde kirlenmektedir. Ayrıca bu derelerin yağış havzalarındaki tarımsal faaliyetler nedeniyle, tarımsal ilaç ve gübre kullanımı da kirliliği arttırmaktadır.
Trakya bölgesinde özellikle kirliliğin bulunduğu Ergene Havzasında su kirliliği kentsel atık su ve endüstriyel atık sudan kaynaklanmaktadır. Ergene Havzasında kentsel nüfusun çoğunun atık suyunun kanalizasyon şebekesine bağlı olmasına rağmen neredeyse tamamı arıtılmadan alıcı ortama ulaşmaktadır. Özellikle nüfus yoğunluğu yaşanan bölgelerde evsel nitelikli atık suların havza kirliliğine önemli etkisi olmaktadır. Bu durumda belediyelerce evsel nitelikli atık su artırma tesislerinin yapımı büyük önem kazanmaktadır.”
Trakya’nın, ülkemizde birim alana en çok gübre kullanılan bölge olduğuna da dikkat çeken Erdoğan Gümülcineli, şöyle devam etti: “Bölgede birim alana kullanılan toplam gübre miktarı Türkiye ortalamasının iki katı kadardır. Aşırı gübre kullanımı uzun vadede bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Özellikle aşırı azot kullanımı, yeraltı sularının kirlenmesine ve nitrat birikimi sebebiyle canlıların zarar görmesine neden olmaktadır. Toprakta aşırı fosfor birikiminin de bitki büyümesini engellediği bilinen bir husustur.
Ergene Nehri’nin kirli oluşu, tarımı etkilemiş ve havza genelinde kuru tarıma yönelme olmuştur. Pestisit ve gübrenin en çok sulama yoluyla yüzeysel ve yer altı sularına karıştığı göz önünde bulundurulduğunda kuru tarım yapılan alanların tarımsal kirlilik konusunda daha az etkilendiği görülmektedir.
Trakya bölgesinde hayvan besiciliğinden kaynaklanan hayvan atıkları havzada doğal gübre olarak kullanılmaktadır. Ancak son yıllarda artan hayvan çiftlikleri ile berber hayvan dışkıları akarsulara da karışabilmektedir ve önemli bir kirletici kaynak olarak değerlendirilmektedir. Bu sebeple artan toplu hayvan yatırımlarının çevresel etkilerini minimize edici önlemler alınması gerekmektedir.”
Trakya bölgesinin habitat çeşitliliği ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir ekosisteme sahip olduğuna da dikkat çeken Erdoğan Gümülcineli, “Bu ekosistemlerin korunması, halkın bu alanlardan bilimsel, eğitim ve yaşamsal olarak faydalanmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü konusu ile ilgili denetimleri sıklaştırmalıdır. Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüzce de kırsal alanda büyükbaş hayvan çiftliklerindeki denetimler titizlikle yılı içinde sağlanmalıdır. Bu iki kamu kurumu il müdürlüğümüzce gerekli önlemlerin alınması bölgemizdeki çevresel etkenlerin en aza indirilmesi açısından önem arz etmektedir.” dedi.