“KADINA ŞİDDET ARTARAK DEVAM EDİYOR”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Başkanı Nermin Arhatır, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle açıklama yaptı.
Arhatır’ın açıklaması şöyle: “25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde insan hakları ve demokrasi için mücadele eden Mirabal kardeşlerin 1960 yılında faşist Trujillo rejiminin militer güçleri tarafından tecavüz edilerek öldürülmesi nedeniyle 1999 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan edilmiştir.
Geçen 25 Kasım’dan bu yana, bu topraklarda kadına yönelik şiddet yine artarak devam etti. Kadınlar, her gün şiddete, tacize ya da tecavüze uğradı.
2020’nin ilk on ayında 397 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. 151’i ‘şüpheli ölüm’ olarak kaydedildi. Kadınlar en ‘güvenilir’ yerlerde ve yakınları tarafından öldürüldü. Kadınların 143’ü evinde ölürken, failler erkek akrabalar (baba, kardeş, oğul vs.) ve partnerleri (eş, arkadaş) oldu.
Cinayetler, kadınların en yakınları tarafından işlendi. Bazıları uzaklaştırma kararlarına rağmen öldürüldü. Yani Devlet kadını korumadı.
İşte bu yüzden kadın cinayetleri politiktir…
Bunun yanı sıra yaklaşık 1 yıldır içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinde tüm dünyada hem savaşlar ve şiddet, hem de kadınların yaşadığı cinsel şiddet ne yazık ki azalmadan devam etmektedir.
Pandemi fırsatçılığıyla, kazanımlarımız yok edilmek isteniyor, sermayeyi gözeten salgın tedbirleri bizi daha da yoksullaştırıyor, emeğimiz üzerindeki sömürü katmerleşiyor. Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz, var olan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken, artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna dair hiçbir önlem alınmıyor.
Yine bu dönemde COVİD-19 önlemleri kapsamında cezaevindeki hükümlülere getirilen af ile ne yazık ki insan ve kadınlara şiddet uygulayanların ve yaşamına son verenlerin de cezaevlerinden çıkarılması ile ‘yarım’ bıraktıkları cinayetleri tamamlamalarına, kadınların öldürülmesine yol açmış bulunuyor.
Medya ise şiddet ve cinayet haberlerinin merkezine mağdur kadınları ve hayatlarını yerleştirerek, faili unutturmaya yarayan, cinayeti, eziyeti mazur gösteren yayınlara devam ediyor. Mülteci kadınlar ise iyice görünmez hale gelmiş, yaşadıkları şiddetle dört duvar arasında sıkışıp kalmış durumdalar.
Kadına yönelik şiddete, ayrımcılığa karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan, ulusal ve uluslararası hukuksal, kamusal kazanımlarımız; başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, hem ülkemizde hem de dünyada milliyetçi muhafazakâr eril iktidarlar tarafından uygulanması engellenerek, imza atılmayarak ya da imzanın çekilmesiyle güçsüzleştirilmeye çalışılmaktadır. AKP iktidarı tarafından kadını erkeğe bağlı tutmak için yapılan kazanımlarımızı geri alma girişimleri sürekli gündemde tutulmaktadır. AKP’nin 18 yıllık iktidarında kadına yönelik şiddet katlanarak arttı.
2002-2020 yılları arasında 15 binden fazla kadın cinayete kurban gitti; işlenen bu cinayetlerin en az yarısı aile içi şiddet sonucu gerçekleşti.
Adalet Bakanlığının verilerine göre 2003 ile 2020 yılları arasında kadın cinayetleri %392 arttı.
Bugün gelinen noktada, 18 yıllık AKP iktidarının cinsiyet eşitliği konusunda bütün dengeleri kadınlar aleyhine çeviren politikaları, kadınları hayatın her alanında eşitsiz bir hayata mahkûm ediyor.
AKP tarafından ısrarla kadın ve erkeğin eşit olmadığı söylemlerinin kullanılması, kadınlara şiddet, işsizlik, yoksulluk olarak dönüyor.
Kısacası; AKP iktidarının kadına verdiği değeri hepimiz biliyoruz.
Biz kadınlar başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kazanımlarımızdan geri adım attırmayacağız ve derhal uygulanması için mücadelemize devam edeceğiz.
Yaşadığımız her türlü erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek ve birbirimizle dayanışarak kazanacağımızı biliyoruz. Yılmadan ve bıkmadan yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz; kadına yönelik şiddet münferit değil, politiktir ve bu şiddeti önlemenin en önemli yolu toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanmasından geçer.”