Reklam
Reklam

MAKSAT ÜZÜM YEMEK DEĞİL, BAĞCIYI DÖVMEK

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 15.01.2023

Türk  Dil Kurumu’na göre yukarıdaki  başlığın anlamı: “Gizlenen, farklı bir amaç varken, o amaç yokmuş gibi yapıp, amaca, farklı bir yolla ilerlemektir”
Yazı başlığına girmeden, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir söylemi üzerinde durmak istiyorum. Cumhurbaşkanı, muhalefetin oluşturduğu altılı masayı eleştirirken: “Kardeşlerim, altı kaptan bir gemiyi batırır. Tek kaptanla bir gemi gider” demiş. Oysa Atalarımız: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var. El elden üstündür. Danışan dağı aşmış, danışmayan düz ovada yolu şaşmış” demişler.

            Atalarımız bir de: “Pusulası olmayan gemiye, hiç bir rüzgâr yardım edemez” demiş. AKP Türkiye’si; tek kaptanın yönettiği, pusulası olmayan bir gemidir. 2023 bütçesi Meclis’ten geçti. Memur ve emeklilere %15-16 gibi düşünülen maaş artışı; önce %25, sonra da; %30 olarak açıklandı. Emeklilikte yaşa takılanlar konusunda yaş sınırı kaldırıldı. Asgari ücrette, gerekirse iyileştirme sözü verildi. Sözleşmeliler kadroya geçirilecekmiş. Bunların hiç birinin bütçede karşılığı yok. Pusulasız gemi, hesapsız ekonomi yürür mü? Üç günde bir akaryakıta indirim ve zam yapmak geminin pusulasız olduğunun göstergesidir. Sistemin dünyada benzeri yok ki, uygulamalarının dünyada benzeri olsun.
Şimdi de gelin; 20 yıllık, tek kaptanlı Türkiye Gemisi’nin yolculuğunu irdeleyelim:
Toplum kutuplaştırılmış.  Enflasyon %85’lere tırmanmış. Çalışanların tamamına yakını asgari ücretli olmuş. Çiftçilerin yarısı üretimi bırakmış. Milli gelir 8-10 yıldır yerinde sayıyor.  Cumhuriyet değerlerinin çoğu satılmış, Yap-İşlet-Devret modelli yatırımların borçları yıllara yayılmış. 5 milyon hane halkı sosyal yardımlarla yaşar hale gelmiş. Zengin; daha zengin, fakir; daha fakir olmuş.  Hak, hukuk, adalet, Atatürk’ün lâiklik İlkesi ayaklar altına alınmış. Ekonomi; kara deliklerle dolu.
Bir de: “Hepimiz aynı gemideyiz” diyorlar. Üst kamaradakiler; refah içinde yüzüyor, alt kamaralarda olanlar; sefilleri oynuyor. Tek kaptanlı gemi su almaya devam ediyor, batmak üzere.

            Artık yazı başlığına gelelim mi
31 Mart 2019 akşamı; yerel seçim sandıkları açılmaya başlamıştı. Gecenin karanlığında;  AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Erdoğan’ın sağ kolu Binali Yıldırım: “Seçimi biz kazandık” demişti. Sabah güneşi doğduğunda; 13 bin oy farkla, Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanı olduğu açıklandı. Olmazdı, olamazdı. “İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybederdi.”  Bir çare bulup seçimleri iptal ettirmek gerekti.
Aynı zarftan çıkan 4 oydan üçü geçerli, biri geçersiz sayıldı. YSK; baskılar sonucu seçimi iptal etti. 23 Haziran 2019 seçiminde oy farkı; 806 bine çıktı. AKP ve arka bahçelerinin İstanbul rantı ellerinden gitmişti. İmamoğlu’nu karalama kampanyası devreye sokuldu. Önce; “Topal ördek” benzetmesi yapıldı. Yani; “seni çalıştırmayacağız” dediler. Sonra neler mi oldu?
İstanbul’a kar yağdı, yollar kapandı. Sorumlu ve suçlu İmamoğlu idi. Oysa; aynı yağışta;   devlet yönetimindeki İstanbul Havaalanı’nda da, özel şirketin işlettiği Kuzey Marmara Otoyolu’nda da trafik durmuştu. Ama onların bir kusuru ve suçu yoktu.
Ekrem İmamoğlu’nu bir şekilde suçlamak için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu devreye girdi. “İstanbul Belediyesi’nde 557 terörist çalışıyor” dedi. Dağdaki teröristlerin ayakkabı numarasını bile bilenler, belediyenin istediği terörist listesini vermediği gibi, bu kişilerle ilgili hiçbir işlem de yapmadı. Oysa; AYM kararına göre güvenlik soruşturması yapılmadan İstanbul Belediyesi’ne Mevlut Uysal ve Vali Ali Yerlikaya döneminde de terörle  ilgisi olan bazı kişiler alınmıştı, ama onların suçu yoktu.

            Bir gün İstanbul’a yağmur yağdı. Esenyurt’ta dere taştı, binaların bodrum katlarına su doldu. Kusurlu ve suçlu Ekrem İmamoğlu idi. Oysa; o derelerin, dereciklerin aktığı su yollarına imar izni veren; 25 yıldır İstanbul’u yöneten AKP Belediyeciliği idi. Maksat; İmamoğlu’nu karalamaktı.
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun, İmamoğlu’na söylediği; “AHMAK” sözcüğüne yanıt veren İmamoğlu: “31 Mart seçimini iptal edenler ahmaktır” diye bir söylemde bulundu. Söz, Sayın Soylu’ya söylendiği halde, YSK Üyeleri’ne söylenmiştir deyip, İmamoğlu hakkında soruşturma ve dava açıldı. Karar aşamasında mevcut hâkim değiştirildi, yeni hâkim İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün ceza verdi ve siyaset yasağı getirdi. Kararın istinaf mahkemesi ve yargıtay ayakları devam ediyor.
Belediyedeki terörist soruşturması bir yandan devam ederken, İmamoğlu bu aldığı 2 yıl 7 ay 15 günlük cezadan, cezaevine girmez, siyaset yasağı da işlemez düşüncesiyle,  İçişleri Bakanlığı başka bir soruşturmayı devreye soktu.
8 yıl önce, yani 2015 yılında, İmamoğlu İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı iken bir ihaleye fesat karıştırmış. Şimdi onun soruşturması yürütülüyor. Yani AKP, gecesini gündüzüne katarak,  bir şekilde İmamoğlu’nu devre dışı bırakmak istiyor. Sizin anlayacağınız İmamoğlu görevden alınmadıkça; bu soruşturmaların ardı arkası kesilmeyecektir.
AKP’nin maksadı: İmamoğlu’nu cezaevine göndermek, hapis yatmasını sağlamak değildir. İktidarın maksadı: İmamoğlu’nu siyasi yasaklı hale getirip, bilahare seçilebileceği makamların önünü kesmek ve arka bahçeleri ile birlikte kullandıkları İstanbul rantına yeniden kavuşmaktır.
Saygılarımla. 14.01.2023  Mehmet USLU– Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ