ORTAYLI: “TRAKYA’YI İYİ BİR İSTİKBAL BEKLİYOR; AMA BU FELAKET DE OLABİLİR”
Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa İranoloji Cemiyeti ve Avusturya-Türk Bilimler Forumu Üyesi, Türk Tarihçi, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Keşan’da iş adamlarıyla bir araya geldi.
Mercan Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Mercan’ın ev sahipliğinde düzenlenen DEİK, KEYİAD ve TİM üyelerinin Keşanlı STK’lar ile buluştuğu kahvaltıya katılan Ortaylı, Trakya ve ekonomideki yeri hakkında düşüncelerini paylaştı.
“TRAKYA’YI İYİ BİR İSTİKBAL BEKLİYOR; AMA BU FELAKET DE OLABİLİR”
“Trakya’yı iyi bir istikbal bekliyor; ama bu felaket de olabilir. Garantisi yok, karar vermek zorundasınız.” diyerek sözlerine başlayan Ortaylı, “Ya sanayi ya da ziraat. Fevzi Çakmak gibi düşünecek değilim. Ona kalsa, Genel Kurmay Başkanı olarak burada bir tane baca bile yaptırtmazdı; çünkü düşman gelir ve alır derdi. Trakya’nın bugünkü zenginliği, organizasyonu ve Tekirdağ’ın patlamasında sanayinin payı var; ama bir şeyi de unutmayın, burası da imparatorluğu besleyen bir ziraat bölgesi. İnsaflı olmak zorundasınız. Başka yerlere çıkın. Deniz kıyılarından ve Trakya’dan uzak yerlere gitmenizi istirham ederim. Anadolu sanayi bekliyor. Sanayi kurulmadığı takdirde, tabiat istismar ediliyor. Bu da bizim felaketimiz olacak.” diye konuştu.
“BU MEMLEKET YA EKMEĞİNİ VERİR YA DA VERMEZ VE SÜRÜNÜRÜZ”
Çevre ve sanayi arasındaki dengenin gözetilmesi gerekliliğini vurgulayan İlber Ortaylı, şunları söyledi: “Bu memleket ya ekmeğini verir ya da vermez ve sürünürüz. Bu da sizin muhakemenize bakıyor. Boş insanların, ekip biçmeyen insanların çevreci laflarının ciddi bir teklif getireceğine inanmıyorum. Neyin ne olduğunu çalışan ve üreten adam bilir. Muhakemenizi insafla ve adil bir hakim gibi yaparsanız, memleket kurtulur. Yapmadığınız takdirde hapı yutarız. Bir memlekette çevre ve sanayi arasındaki dengeye hippiler karar vermez. Bunu çiftçilerin, sanayicilerin ve ciddi tüketicilerin düşünmesi lazım. O bakımdan sorunlar karşısında muarız olarak değil; taraf olarak yer alın. Bu miras kavgası değil. Mirasın kendi ailenizin olduğunu ve içinde kalacağını hesaplayarak münazaaları halletmek lazım.”