ŞANTAJ DEMOKRASİSİ…
Bu tür bir demokraside mi var dediğinizi duyuyorum… Sanırım literatüre biz sokmadık ama var işte. Delillendirilerek kişi ya da kurumları hizaya getirmek, dediğini yaptırmak yoluyla siyasi ve sosyal yaşama yön vermek olarak da tanımlayabiliriz.
Kişiler ya da kurumlar yasaların boşluğundan yararlanarak ya da belli yerlerle işbirliği yaparak zenginleşme ya da maddi çıkar elde etmeye başladığında, karşılarında hukuki zemini kaydıracak ortamları kolayca yaratabiliyorlar. Uluslararası alanda da bunları görmek mümkün. İstihbaratı güçlü ülkeler nispi demokrasinin uygulandığı ülke yöneticileri için çokça kullanırlar bu yöntemi. Yöneticiler yönettikleri ülke ya da kurumu soyup soğana çevirirler. Ve bunu çoğu zaman metropol ülke şirketlerle işbirliğinde yaparlar. Hatta yapmaları için rüşvet bile verirler, yeter ki bir koz geçsin ellerine ve o kişi ya da kurumu istediklerini yapacak kıvama getirsinler.
İşin acı yanı şu ki bu artık siyaseti de belirleyecek konuma sürüklendi son yıllarda. Amerika Zarrab yoluyla kimleri kontrol ediyor ya da her dediğini yaptırıyor. Fethullah’ı elinde neden ve ne amaçla tutuyor mesela. Ve son günlerde neden bir silah ve uyuşturucu kaçakçısını kendilerine teslim ettirdiler. Konuşturup birilerini sıkıştırmak için olabilir mi?
Peker konuşuyor… Öyle ki aslında yer yerinden oynadı. Adam delillendirilmiş bir şekilde kimin nereye ve nasıl çöktüğünü, nereleri ele geçirdiğini ve ne işler yaptığını, kasetli delilli sunuyor. Bazı siyasilerin ne tür işler içinde olduğunu açıkça söylüyor. Kimlerin nasıl zengin olduğunu devleti nasıl soyduklarını tek tek anlatıyor.
Siyasiler hakkında seks kasetleri gırla etrafta dolanıyor. Dolanması bir yana dolanmaması adına yapılan şantaj siyasi tavırları 180 derece dönüştürecek düzeyde etkiliyor.
Şantaj demokrasisi tam gaz devam ediyor.
Açıkla adayını da ne haltları varmış görelim? Tavrı aslında siyasi olarak bir yere gelecek kim varsa o kişinin varsa açıklarının delillendirildiğinin anlatımı aslında. Yok delil bulunmazsa yalanla şantaja da başvurulabiliyor.
Şantajın en önemli ayağı medya bu arada. Ver yalan haberi medyaya ballandıra ballandıra hatta bire bin katarak, hatta bizzat gördüm diyerek toplumsal şantajı devam ettir. Hatta basına şantaj yaparak yalan habere ağır cezalar vermeye çalış. Bu kadar kolay bu ülkede artık şantaj. Seni içeri atıyorlar 3-5 sene içinde sen suçsuz olduğunu kanıtlamaya uğraş dur. Sonra afedersiniz sehven hata oldu diyebilirler.
Şantajın son günlerde yeni boyutu da çıktı. Tarikatlar arası şantaj. Adam diyor ki şeyh olacağım dersen şu şu şu kasetlerini piyasaya süreriz. Öbürü de diyor ki siz silahlı ayaklanma için şunu şunu yapıyorsunuz, bende bunları açıklarım. Şantaj üstüne şantaj.
Demokrasimiz o kadar kirlendi ki ne yargı yargı yapabiliyor ne mahkemeler doğru karar verebiliyor, ne de siyaset kurumu üzerine doğru dürüst gidebiliyor. Medya zaten ele geçirilmiş durumda, aradaki cılız sesler ancak internet sayfalarında kendine yer bulabiliyor.
Peki bu şantaj demokrasisinde doğru seçim yapılabilir mi? Yani sandığa atılan oylar keyfi olarak kabul edilmeyebilir mi? Edilmediğini de gördük. Sandığa atılan 3 oy geçerli ama 4 üncüsü geçerli değil denmedi mi bu ülkede? Mühürsüz oy ve tutanaklar geçerlidir denmedi mi?
Peki bu kararları 24 saat içinde değiştiren kişiler bir şantaja tabi tutulmuş olabilirler mi? Bence neden olmasın.
Ben şahsen şantaj demokrasisine çok fazla çözüm bulamadım. Topyekûn halk ,yeter artık diyebilir mi? Bilemiyorum. Ama umuyorum. Tamamen çökmüş bir partinin %75 oy alması bir ara seçimde, beni karamsar yapıyor. Nasıl aldı? Neden aldı? Soruları kafamı bulandırıyor.
Çok şey söylemek istiyorum, ama dilim elvermiyor.
Şantajın sadece siyasi hayatımızdan değil sosyal yaşamımızdan da çıkmasını ümit ediyorum. Kimse kimsenin özel hayatını bir punduna getirip kaydetmesin. Kötü amaçlı kullanmasın diyorum ama bunu koca koca devletlerde yapıyor. Biz şimdilik demokrasimizin en azından şantaja kurban vermeyelim diyorum. En azından ülkemiz kurtulsun. Gerisi gelir.
Şantaj duymadığımız güzel bir gelecek adına iyi pazarlar diliyorum…