Reklam
Reklam

SİYASETTE “DOĞRU” SANDIĞIMIZ “YANLIŞLAR”

Ulaş Demiray
Ulaş Demiray
  • 13.08.2023

Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla dolu.. Siyaset de bu yanlış olan doğrulardan payını büyük ölçüde alıyor. Örneğin ön seçimi sanki çok demokratik bir yöntem (miş) gibi hep bir ağızdan savunuruz. Ya da Belediye Başkanlığının, Milletvekilliğinin defalarca, hatta 6-7 kez yapılmasını yanlış bulur karşı çıkarız. Gerekli kısıtlamalar yapılsa, yasaklar konsa her şeyin düzgün gideceğine inanırız… Yoldan geçenin, hatta hiç geçmeyenin, parti binasının yerini dahi bilmeyenin, ilçe kayıtlarında telefon numaraları bile olmayanların üye olabildiği bir partide ön seçimin , hele hele üyeler tarafından yapılmasının ne kadar büyük bir aldatmaca olduğunu görmezden geliriz..

***

Ön seçim olmamalı mı? Elbette olmalı… Ama önce üye olmanın hele hele delege olabilmenin koşulları belirlenmelidir. Örneğin aday üye süresi uzatılmalıdır. Üye olmak isteyen aday üyelerin parti içi eğitimleri yapılmalıdır. Her üyenin bir sivil toplum kuruluşuna üye, her delege adayının meslek odasında, sendikalarda, meslek kuruluşlarında seçimle gelmiş eski ya da yeni Yönetim kurulu üyesi, olması şart koşulmalıdır. Üyelerin aidatlarını düzgün ödemeleri takip edilmelidir. Hangi etkinliklere, mitinglere, katıldıkları, zaman içinde hangi görevleri üstlenip sonlandırdıkları puanlandırılmalı ve değerlendirilmelidir. Bugünkü dijital dünyada, bilgisayar ortamında bunu yapabilmek hiç de zor değildir. Sonuçta bizlerin eskiden MİLİTAN ÜYE, bugünkülerin AKTİF ÜYE dedikleri kişilerle ve ön seçimle parti tabanı belirlenir.

Ön seçim yapılacaksa bu üyelerle yapılır.

***

“Bir de gençlerin önü açılmalı” diye ifade edilen bir kızgınlık ifadesi var ki çok yanlış. Yani şimdi gençlerin önü açılmalı diye Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e “Yeter” diyerek yerine 25 yaşında, daha yaşamdan tek sille bile yememiş birini mi getirmek gerekiyor? İnönü’ye, Ecevit’e Demirel’e, Bahçeli’ye, Tayyip Erdoğan’a “Yaşın geçti” diyerek Kırmızı kart gösterilmesini mi öneriyorsunuz? Bunlar ancak kahvehanelerde ciddiye alınabilecek muhabbetlerdir. Siyaset, engin deneyim ve devamlı yenilenme, değişim isteyen bir uğraştır. Profesyonel bir anlayışla ama amatör bir ruhla yapılması gereken bir iştir. Sırayla yapılmaz. “Sırası gelen Milletvekili olsun” demek bu uğraşı anlamamak ve ciddiye almamak demektir. Zaten aktif üyelerle yapılacak adil bir önseçim kimin ne kadar, hangi görevde kalacağına karar verilebilen bir süreçtir.

***

Bana kalsa il ve ilçelerde genç Başkan seçmek yerine o yöredeki artık başka makam talepleri olmayan, daha adil davranması söz konusu olan herkesin saygı duyacağı, eski milletvekillerinden ya da eski Belediye Başkanlarından birisinin, üst düzeyde görev yapmış bir bürokrat emeklisinin hatta gerekirse atama yolu ile il ya da ilçe başkanı olması tercih edilmelidir. Yani herkesten daha fazla adil olacağı bilinen bir kişi olmalıdır. Bu gibi makamlar, başkanlıklar bir üst makama sıçrama tahtası olmamalıdır.. Ama yönetim kurulunun diğer üyelerinin gençlerden, kadınlardan oluşması ve “seçilerek gelmesi” gereklidir. Sonuçta Başkan; zinhar başkanlığı görev sürecinde öğrenecek kadar genç olmamalıdır. Ankara’nın yollarını bilmelidir. Genel merkez Yöneticilerini tanımalıdır. Valinin, kaymakamın karşısında dili tutulmamalı, dizleri titrememelidir. Zamanının, hatta tamamını bu görev için ayırabilmelidir. Sözünü o il ya da ilçede yaşayan yaşlı partili büyüklere dinletebilmelidir. Tüm üyelere sözü geçmeli örneğin aidat toplarken tekrar seçilme kaygısı yaşamamalıdır.

Yani “doğru” sandığımız bir başka “yanlış” da Gençlerin her derde deva oldukları iddiasıdır.. Onların öncelikle siyasi partilerin bir okul olduğunu, siyasete girip ertesi gün milletvekili olunmayacağını öğrenmeleri gerekir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ