“SURİYELİLERE SAĞLANAN OLANAKLAR ROMAN VATANDAŞLARIMIZA DA SAĞLANMALIDIR”
Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Turan Şallı, 16 Haziran 2020 Salı günü, İzmir’in Çeşme ilçesi Alıçatı mevkisinde Romanların yaşadığı çadırların, Çeşme Belediyesi zabıta ekiplerince kepçelerle yıkılıp, bölgede bulunan Roman vatandaşların mağduriyet yaşamasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Yıkım haberlerinin çok sayıda haber sitelerinde konu olduğunu ve sosyal medya üzerinden haklı olarak tepki gösteren Roman dernekleri bulunduğunun görüldüğüne dikkat çeken Şallı, yaşanan olaya tepki gösterdi.
Turan Şallı açıklamasında, şunları ifade etti: “Yıkım görüntüleri yurt dışında yaşayan Roman topluluklarında görüldüğü kadar ülkemizde de maalesef yaşanabilmektedir.
Aslında işin özünde; istihdam da yer alamayan Roman toplulukların yoksulluk döngüsünden kurtulamayıp, en basit iş alanı olarak hurda ve kağıt toplayıcılığını seçmesidir. Yaşanan üzücü olayda konuşulması, tartışılması gereken farklı konular görmezden gelinmiş, yerli yersiz eleştiriler yerini korumaktadır. Ülke olarak yaşadığımız COVİD-19 salgın süresinde çok sayıda işyeri kapanmış, bu insanlarımızın geçim kaynakları olan hurda toplayıcılığı da sekteye uğramıştır. Bu tür yaşamın içinde bulunan Romanlar çaresizliğe, çocukları yeterli beslenme olanaklarından ulaşamıyor, sağlıksız ortamlar yaşam dirençlerini kırmaktadırlar.”
“SURİYELİLERE SAĞLANAN OLANAKLAR ROMAN VATANDAŞLARIMIZA DA SAĞLANMALIDIR”
Alaçatı mevkisinde 100’e yakın aile çadırlarda yaşam mücadelesini kaybettiğini belirten Şallı, şunları söyledi: “Can çekişen yoksulluk altında Roman çocuklar yeterli beslenme olanaklarından yoksundur. Ekonomik yoksunluğun dibindeki bu insanların yerlerinin yıkılması hangi aklın anlayışıdır? Çaresizliğe terk edilen Roman vatandaşlarımıza farklı bir yerleşim alanı yaratılması neden düşünülmemiştir?”
“ROMAN EYLEM PLANI UYGULAMADA YOK!”
İşin gerçeğinde, Türkiye’de yüzbinleri bulan böylesi yaşamın içindeki Roman vatandaşları olduğuna işaret ede Turan Şallı, şunları dile getirdi: “Sağlıksız koşullarda, insan onuruna yakışmayan yaşamın içindedirler. Görmezden gelinen gerçeğe bir bakalım: Türkiye’de yaşayan Roman topluluklarına yönelik, 2016 yılında Roman Stratejik Eylem Plânı hazırlanmış, uygulamada yerini bulamamıştır. Eleştirilerin artması üzerine 2019 yılı sonralarında sayın cumhurbaşkanı bir genelge yani talimat vererek ‘gerekli her türlü desteğin verilmesi’ şeklindeki talimatta pratikte yer bulamamıştır. Özetle; istenilen sosyal politika halen yaşama geçmemiştir. Uluslararası bir sosyal sorun olan Roman meselesi karşımıza bu şekliyle çıkmaktadır. Daha da çıkmaya devam edecektir. Olayın yaşandığı yerde bulunan kamu idarecileri yirmi yıldır süren bu yoksulluk döngüsüne neden sessiz kalmışlardır. Bir ili veya ilçeyi yönetenler belli zamanlarda bir araya gelerek, insan onuruna yakışmayan yaşamlarının barınma sorununa çözüm üretip üretmedeki gayretlerini sorgulamak gerekir.”
“İKTİDAR PARTİSİNİN VEKİLİ OLAN CEMAL BEKLE SORUNA SAHİP ÇIKMALIDIR”
Şallı, şöyle devam etti: “Saklanın gerçek şudur; ‘Burası turizm bölgesi Roman vatandaşların durumu burada görüntü kirliliği yaratıyor.’ düşüncesi ile bu insanların evleri yıkıma maruz kalıyor. Soruna kamu yeterli duyarlılığı göstermemektedir. Roman vatandaşlarımızın yıkım kararı belediye başkanının kararı ile olmadığını, diğer kamu yönetiminin etkili olduğu gerçeğini yok sayamayız. Sosyal devlet kendi Roman yurttaşlarına barınma imkânı için olanak sağlamamıştır. İnsanları çaresizliğe sürüklemeye hiçbir kamu yönetiminin hakkı olmamalıdır.
Yıkımlarda sadece belediyeleri değil, sistemi, Romanlarımızın eşitsizliğini sorgulamak gerekir. Roman dernekleri kusura bakmasın! Sosyal medya üzerinden yazarak kuru gürültü ile bu işler çözümlenmez. Kahramanlığa da hiç gerek yoktur. Romanların yoksulluğunda ciddi bir sosyal politika geliştirilemezse daha çok çadırlar yıkılır. Kamunun dili ne söylüyor ona bakmak gerekir. Çözüm üretmek için ne kadar istekliler ve barınma sorununa çözüm için bütçe var mıdır? Roman toplumunun varlığı ile mecliste yer bulan iki milletvekilimiz var. Aralarında siyasi düşünce farklılıklarını bir tarafa bırakarak soruna nasıl bir yaklaşımla bakmalarına yönelik çabaları geliştirmek zorundadır. Burada en büyük sorumluluk iktidar partisi milletvekili olan Cemal Bekle’ye düşmektedir. Roman dernekleri de farklı partilerin belediyelerini siyaseten karalama yolunu bırakmalı, işi siyasi olarak sulandırmamalıdır. Yandaş Roman dernek başkanları, suyun yolu cebe kaymasına değil, Romanların geleceğine yol bulunmalıdır.”