TURAN ŞALLI: “ROMAN KÖKENLİ AKP MİLLETVEKİLİ CEMAL BEKLE; SEN SİYASETE BENZEME, SİYASET SANA BENZESİN!”
Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Turan Şallı, İzmir’in Selçuk ilçesi Belevi bölgesine bir grup Roman vatandaşın bir araya gelerek, burada konaklamaya başlaması sonucunda; kendilerinin çevreye zarar verdiği, bölgede hırsızlık olaylarının arttığı yönündeki şikâyet ve tartışmaların ilçede yaşayanlar tarafından Romanlar’ın hedef haline getirildiğini öne sürerek, “Oysa buraya gelenlerin hiçbirinin adli suçu yok.” dedi.
Bir süreden beri kamuoyunu meşgul eden Belevi’nde Roman vatandaşların yaşadığı çadır yaşamı ve Roman mahallesi kurulmasına yönelik tepkilerin artması nedeniyle konunun CHP Genel Merkezine kadar taşındığını ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son noktayı koyup, “Herkes yasalara uymak zorundadır.” dediğini anımsatan Şallı, şunları ifade etti: “Milletvekili Özcan Purçu’ya çadırların kaldırılması talimatı vermiş, İzmir Büyükşehir Belediyesinin sosyal çalışmalarına dahil edilerek çadırda kalanların kiraya çıkarılması yönünde talimat vermesi ile çadır polemiği iki gün önce sona ermiştir. Verilen karar doğru bir karardır. İlçeye 10 km uzaklıkla altyapının olmadığı ve korunmasız dağ başında bu insanların ne işi vardı.
Yaşanan süreç, aslında Türkiye’nin Roman sorunları ile yeniden yüzleşmesi gerektiği kadar, sosyal sorunun varlığını tekrar gözler önüne sermesi bakımından önemlidir. İlçede tartışmaların odağında İzmir Milletvekili Özcan Purçu’nun hissesi olduğu arazide çadır kurulması, kurulan çadırların ilçeye 4 km uzaklıkla bulunan Belevi bölgesi ve diğer 10 km. uzak bir alanda yerleşim alanları yaratılacak olmasına ilişkin tartışmalardı.Meselenin iç yüzünü öğrenmek için 10 Ocak öğleden önce Efes Selçuk ilçesi Belediye Başkanı Sayın Filiz Ceritoğlu Sengel ile yaptığım telefon görüşmesi neticesinde, konunun boyutunu kendisinden dinleme olanağı buldum. Filiz Hanım’ın, ‘Tahminen 3-4 hafta önce Roman vatandaşlarımız sözü edilen yerlere gelmişler.Gelenler ilçemizdeki Roman vatandaşlarımız olmayıp, farklı ilçelerden buraya getirilmişlerdir. Belevi ilçemize 4 km, Roman vatandaşlarımızın kaldıkları bölge 10 uzaklıktadır.Bu kış ortamda bir anlamda dağın başında insani yaşam koşullarına uymayan bir yaşama benim olduğum kadar hiçbir kimsenin kabul edemeyeceği bir anlayıştır. Bizler asla Roman vatandaşlarımıza faşizan bir yaklaşım içinde olmayıp, olmamızda mümkün değildir. İlçemizde 900’e yakın Roman vatandaşımız vardır. Birlikte yaşama kültürü içindeyiz. İmkânlarımız ölçeğinde kendilerine yardımcı oluyoruz. İlçenin dışında olan ve sonradan oluşturulan bir insan yaşam alanında hiçbir alt yapısı olmayan bir bölge. Eğitimden yoksun bırakılan çocuklar ve sosyal yaşamdan uzak bir ülkemin vatandaşları. Ben buna asla izin veremem. Sonradan yaratılmış bir mağduriyet. İlçemizin 10 km uzağında dağ başı denilecek bir yerde güvenliği olmayan bir yer. Bu durumu nasıl kayıtsız kalabiliriz. Ben bu ülkemde her ihtiyaç sahibi vatandaşımın yanındayım, ayrım asla yapmam. Hele ki benim ilkokulda iken, aynı sınıfı paylaştığım Roman arkadaşlarım vardı. Bir de Gülümser ablamız var. Ben ona Roman gözü ile bakmam. İhtiyaç sahibi Gülümser ablam olarak görürüm. Ona sahip çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz.’ sözlerini samimi bulmaktayız.
Söz konusu samimiyetin varlığıdır. Burada sorgulanması gereken yaşanan sorunlara gerçekçi yaklaşımın varlığı da çok önemlidir. Burada yine bir sitemimi dile getirmeden edemeyeceğim. Türkiye’de Roman hakları konusunda konuşan Avrupa Birliği projeleri kapsamında hak savunucuğu yapan aktivist/dernek başkanları konuya muhatap olamayışlarını yadırgamamak mümkün değildir. Bu konuyu ileride Avrupa Birliği proje malzemesi olarak kullanmaya şimdiden başlayabilir.”
Turan Şallı açıklamasını, Roman kökenli iki milletvekiline dikkat çekerek şöyle sonlandırdı: “Gelelim bizim Roman kökenli iki milletvekiline; AKP İzmir Milletvekili Cemal Bekle, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu’ya. Roman meselesine ciddi olarak sahip çıkamayıp, Çingenelerin yokluk ve yoksulluğu için sağlıklı bir politika üretemedikleri anlaşılmaktadır. Vekilimiz Özcan Purçu iyi niyetli olarak çadırlarda yaşayan Romanlara sahip çıkması olumlu bir gelişmedir. Ancak, son gelişmeler kaş yapayım derken göz çıkarmıştır. Selçuk ilçesinde oluşturulmaya çalışılan Roman mahallesine başka yerlerden Özcan Purçu tarafından getirildiğine ilişkin yöre halkının söylemleri bulunmakta, bu durum yerel basının köşe yazılarına dahi yansımıştır. Buraya getirilen Roman vatandaşlarımızın bugüne kadar hiç evi olmamış mıdır? Geldikleri yerlerde yine çadırlarda mı yaşıyorlardı? Kış mevsiminin soğuk şartlarında dağ başı gibi bir yerde güvenliksiz, sağlıksız, çocukların okula gidemediği, sosyal ortamlardan tamamen kopuk bir yaşam sürmeleri hangi anlayışın ürünüdür?
Selçuk’ta Roman vatandaşlarımıza yönelik yaşanan mağduriyeti yerinde inceleyen sayın milletvekili kardeşimiz Cemal Bekle, Belevi mahallesinde yaşanan arazi ile ilgili çıkan tartışmalara yönelik ki, Özcan Purçu’nun da hissesi olduğu arsadır. Buna ilişkin açıklamasında ilçe belediye başkanı ve Özcan Purçu arasında Romanlar nedeniyle çıkan tartışmayı değerlendirmesinde ‘Çıkar çatışmasına Roman kardeşlerimizin alet edilmesine gönlümüz razı değil, Tavsiyem Romanların haklarını gözetmek için seçilmiş Roman milletvekili Özcan Purçu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ve Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel Cerit bir an evvel toplansın ve bu işe bir çözüm bulsun” yaklaşımı içinde bulunarak Roman meselesini kendinden ayırmış, siyasi bir polemik haline büründürmeyi seçmiştir. Vekil kardeşimiz seçildiğinden ilk söylemi Türkiye’de Romanlara sahip çıkacağına ilişkin söylemi siyasete kurban edilmiştir. Sayın vekilimiz Selçuk ilçesine gidiyor, yaşanan drama seyirci kalıyor. “Bana ne CHP, Özcan Purçu düşünsün’ zihniyeti çözüm odaklı değil, siyasi yaklaşım içinde olmuştur.
Ben şimdi sayın vekile soruyorum: Selçuk ilçesine gidiyorsun, yaşanan dramı görüyorsun. ‘Başkan hanım bu rezaletin durumu nedir?’ diye niye sormadın? Yoksulluğu siyasete alet ediyorsun. Vekil seçildiğinde ben Romanlara sahip çıkacağım söylemin siyasete kurban edildi. Özcan Purçu’ya ‘Senin arsa durumu ve Romanlarımızın durumu ile söylentiler nelerdir?’ diye sordun mu? İki Çingene milletvekili olarak bu konuyu görüşme ihtiyacı hiç mi duymadınız? Birbirinizi çekiştirmeyi bırakın. Vekilliğiniz bittiğinde ikinizin de Roman toplumuna bakacak yüzünüz olsun!
Cemal Bekle’den beklenin davranış; Romanları siyasete alet etmeden siyasal gücünü kullanıp, bu insanları öncelikle kiraya yerleştirilmesini sağlamak olmalıydı.İki kutuplu farklı partilerin vekili olsalar da ikisine düşen görev, Roman meselesinde uzlaşı kültürünü yaratmak zorundadırlar. Roman meselesi toplumun meselesidir. Siyaset bir gün bitecek. Zaman, bu iki vekili de sorgulayacaktır. iki vekilimiz, Çingenelerin biri bacağından, diğeri kolundan çekip durması Roman milletvekillerinden umut beklentisini çürütür. Romanların yokluk ve yoksul bedenlerini ne ekonomik çıkara ne de siyasi çıkara feda etmek en büyük haksızlıktır, günâhtır. Bulundukları makam çingenelerin sayesindedir. Çingenelerin beklentilerine mümkün olabildiğince çözüm yaratamaz iseler, Romanlardan hiç milletvekili olmasın! İktidar partisinin milletvekili olan kardeşimiz Cemal Bekle, çingenelerin değil, Türkiye’nin milletvekilidir. Ancak, meclisteki varlığı Romanların hak temsilcisi olduğu yönündedir. Kardeşimiz Cemal Bekle’ye Romanlar adına bir önerimiz var: ‘Sen siyasete benzeme, siyaset sana benzesin. Benzesin ki, Çingenelerin gönlünde hep kalasın!’”