UKRAYNA – RUSYA… Savaş çıkar mı?
Savaş kışkırtıcılığının, yalan haberlerin, kitlesel manipülasyonların havada uçuştuğu bir döneme daha girdik. Biz bunları BOP planı çerçevesinde Irak’ta, Kuzey Afrika ülkelerinde, Suriye’de aynı senaryo olarak gördük.
Önce şu soruyla başlayalım isterseniz. Savaş kimler arasında çıkar? Cevabım net: Asla metropol ülkeler birbiri ile savaşmayacaklar. Yani ABD, AB ÜLKELERİ ve RUSYA hatta ÇİN birbiri ile asla savaşmazlar, savaşamazlar… Çünkü; ekonomik entegrasyon o kadar güçlü ki bu ülkelerde, savaş durumunda kendi şirketlerini ve ortaklıklarını bombalama noktasında olurlar. Böyle bir savaş kapitalizmin ne pazar sorununu ne de üretim sorununu çözer. Hepsi artık birbirine göbekten bağlıdırlar, bu nedenle de savaşamazlar.
Peki savaş nerelerde çıkar? Metropol ülkelere bağlı ama gerek enerji gerekse yönetimsel olarak sorun yaşayan, blok olarak kapitalist üretim sürecine bağlı olmayan ülkelerde çıkar. Çünkü; metropol ülkelerin savaş sanayileri yeniden üretim için, stoklarını boşaltmak zorunda ve bu stoklarlardan gelecek paralarla da yeni üretimlere başlamak zorundadır.
İlk pazar bence İslam ülkeleri… Hemen hepsinde antidemokratik yönetimler var, halk eziliyor, çoğunluğun ülkenin zenginliklerinde istifade imkanı yok ve eğitim çok düşük düzeyde. Yöneticileri metropol ülkelere göbekten bağlı ama halkları değil. Halkı kışkırtıp birbirine ve/veya yöneticilerine karşı ayaklandırmak kolay. Irak ve Libya örnekleri son olarak Suriye gibi. İslam ülkelerini de birbirine karşı kışkırtmaları doğal, çünkü hiçbir şekilde birbirleri ile ne ekonomik ne siyasi nede dinsel bağ kuramıyorlar ya da kurdurtmuyorlar.
Peki Doğu Avrupa neden gündemde? Çünkü iyi bir pazar… Çünkü SSCB dağılınca çevre ülkeleri elinde tutmak adına hiç bir şey yapmadı…
Boşluğu AB ve ABD NATO çerçevesi ve/veya Avrupa Birliği adı altında Rusya’dan kopartarak doldurmak gerekiyordu. Rusya’nın ekonomik sıkıntıları ve toparlanma süreci içinde Doğu Almanya, Polonya, Bulgaristan, Romanya vs. bir çırpıda Avrupa birliği yoluna girmişti. Ayrılan ülkeler daha da karıştırılarak yeni sınırlar çizilip etki alanları belirlenmeye başladı. Ukrayna bu süreçte ABD ve Avrupa Birliğinden sözde aldığı destekle Rusya etkisini kırma yoluna girdi. Ama önce kırımı ve şimdi de bağımsızlığını ilan eden iki bölgeyi Rusya’ya kaptırmama derdine düştü.
Rusya akıllı davranıyor ve bu 2 bölgeyi tanıdı. Ukrayna ile savaşmaz ama bu iki bölgeye yardım ve destek verir, verecektir de. Kısa süreli savaş ve çatışma çıkması muhtemel bence. Avrupa ve ABD konuşmaktan protesto etmekten başka bir şey
Yapmaz, yapmayacaktır da.
ABD için elde ettiği ülkeleri ve Ukrayna’nın NATO’ya bağlanması için bu çatışma şart. AB içinde sınırlarının çizilmesi gerekiyorsa bu çatışma şart. Keskinleşen ve düşmanlaşan ilişkiler bir cephede yer almayı kolaylaştırır.
Rusya içinde aynı durum söz konusu. Onlarda etki alanlarının sınırları konusunda kararlı. Ve bu çatışma bu sınırların nihai çizimi olacaktır.
Kısaca; bence bu danışıklı dövüş gibi görünüyor. Olan savaşlar ya da çatışmalarda ölen binlerce insana oluyor. Sınırlar bir yerlerde çiziliyor, figüranlar sahaya sürülüyor, demeçler nutuklar atılıyor ve karar verilen harita hayata geçiyor.
Peki bu planda Türkiye’ye ne rol veriliyor acaba? Bizi çantada keklik mi görüyorlar ya da bizi de bir açmaza mı sürüklemek niyetindeler? ABD açısından bu çizilen sınırlardaki ülkelere ulaşmak için boğazlar şart. 50 yıllık belki de daha fazla yıl bu planı uygulamak istediler. Boğazlar sözleşmesi olarak bilinen Montrö’yü delmek, işlemez hale getirmek, Türkiye’nin boğazlardaki söz hakkını sonlandırmak… Bunun en kolay yolu yeni bir kanal… Adamlar 50 yıl önce projesini bile hazırlamışlar. Uygulayacak hükümet bulamamışlardı… Şimdi buldular. Ecevit’e yaptıramadıkları kanalı bu hükümetle devreye soktular ama halkın mukavemeti çetin çıktı… Şimdilik sustular. Türkiye Doğu Avrupa ülkelerine ulaşması için ABD’ye yeterli desteği verir mi? Sorunlar olduğu muhakkak. Çünkü ABD bu ülkelere ulaşmak için Yunanistan’da üsler kurdu, birlikler yerleştirdi. Romanya ve Bulgaristan’da üs kurar mı kurdu mu? Gizli mi? Açık mı? Bilmiyorum ama denizden sürekli olarak Karadeniz’de bulunması aslında Türkiye’ye bağlı. Özünde de aslında Montrö’ye bağlı.
İlginç gelişmelere gebe günler. Bekleyip göreceğiz. Bizimkisi önsezi sadece. Tanrı ulusumuza ve yönetimlerimize doğru karar vermede, macera peşinde koşmamada akıl ve sabır ihsan eylesin. Zor günler kapıda çünkü.