ZAFER SARIKEÇE: “BUNUN ADI TALANDIR”

Bugün Keşan’a gelen İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, Keşan İlçe Başkanlığında basın açıklaması yaptı.

Saat 14.00 sıralarında başlayan basın açıklamasına, İYİ Parti Keşan İlçe Başkanı Zafer Sarıkeçe, bazı il ve ilçe yöneticileri de katıldı.

Basın toplantısında ilk olarak Sarıkeçe konuştu ve tüm eğitimcilerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı.

Zafer Sarıkeçe; “Eli öpülesi tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Onlar anamızdan babamızdan fazla üzerimizde emeği olan kıymetlilerimiz. Bugün hayatta olmayan öğretmenlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Bugün ayrı bir özel gün daha var. 23 Kasım Enez’imizin düşman işgalinden kurtuluşun 99. yıldönümü. Kardeş ilçemiz Enezli aziz hemşerilerimizin kurtuluş gününü kutluyorum.” dedi.

Daha sonra konuşan İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir sözlerine; “Son günlerde daha da derinleşen başta ekonomi olmak üzere zorlu bir süreçten geçtiğimizin farkındayım. Türk Milleti olarak bu zorlukların üstesinden gelecek kuvvete ve kudrete sahip olduğumuzdan hiç şüphem yoktur. Sabırla en kısa zamanda olması gereken seçimleri bekliyoruz.” diyerek başladı.

DEMİR: “SİZ BARDAĞI TAŞIRDINIZ HADDİNİZİ AŞTINIZ”

Konuşmasının devamında yıkımı devam eden Keşan Belediyesi eski hizmet binasındaki yaşanan olaylara değinen ve esnafın olaylar sırasında büyük zarara uğradığını dile getiren Demir şunları kaydetti: “O gün Zafer başkanım beni aradı. Sesi çok kötü geliyordu ve şunları söyledi: <Başkanım zor durumdayız, malımızı koruyamıyoruz, emniyet güçleri yetersiz, kimse bizi dinlemiyor, lütfen bize yardımcı olun.> Bunun üzerine hemen Edirne Valimiz Sayın Ekrem Canalp’i aradım. Durumu anlattım sağ olsun Sayın Valim hemen olaya el koydu. Edirne’den çevik kuvvetin Keşan’a sevk ederek olası büyük olayları önledi. Sayın Valimiz, devletin gücünü varlığını hissettirdiğinden dolayı kendisine teşekkür ettim. Bundan doğal ve normal ne olabilir. Baş vuracağımız başka bir kapı var mı? Anlaşılan odur ki Keşan Belediye Başkanını bu durum rahatsız etti. Çok talihsiz haddi aşan edep ve ahlaktan uzak bir açıklama yaparak; şahsımı ve İYİ’ler ailesini üzmekten öte öfkelendirmiştir. İyiler hareketi olarak azami terbiye ve nezaketi bozmadan ilgili şahsın makamına ona oy veren seçmene saygımdan dolayı sözlerime Sayın Mustafa Helvacıoğlu diyerek başlıyorum. Siz bardağı taşırdınız haddinizi aştınız. Bundan sonra sizinle hukuk karşısında hesaplaşacağım. Size tavsiyem bu çirkin diliniz, davranış biçiminiz ve üslubunuzu düzeltin. Bir belediye başkanına yakışmıyor. Partim ve şahsım hakkımda kullanmış olduğunuz talihsiz ve haddi aşan ifade ile ilgili Edirne Cumhuriyet Bassavcılığına suç duyurusunda bulundum. Bundan sonra karar yüce Türk yargısındadır.”

ZAFER SARIKEÇE…

Keşan Belediyesinin eski hizmet binasının yıkımı öncesi yaşanan olaylarla ilgili olarak konuşan Zafer Sarıkeçe de yaşananlar için “O gün orada yaşananlar, öyle sıradan basit olaylar değil.” dedi.

Olaylar öncesi, Keşan TSO Başkanı İsmail Şapçı’dan tahliye sürecinin uzatılması için Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu ile görüşmesini talep ettiğini belirten Sarıkeçe, İsmail Şapçı ve Zafer Topçu’nun Başkan Helvacıoğlu ile görüştüğünü ve bunun üzerine tahliye süresinin ay sonuna kadar uzatıldığını söyledi.

“İNSANLARIN FAKİR FUKARALIĞINI BİZE KARŞI BİR SİLAH OLARAK KULLANDILAR”

Zafer Sarıkeçe sözlerini şöyle sürdürdü: “Akif Topçu, Zafer Topçu ve İsmail Şapçı belediye başkanından randevu aldı. Döndüklerinde Kasım ayının sonuna kadar belediye başkanının şifahen müsaade verdiğini söylediler. Ben onlara güveniyorum elbet ama ya onlar da ya da başkan yalan söylüyor!

Evine bir parça ekmek götürmek isteyen insanları bir silah gibi kullanan zihniyet ve bu insanların zaaflarından yararlanmak ne kadar aşağılık bir duygu olduğunu ve bunu utanmadan kullanan bir belediye başkanı olduğunun da bir kere daha altını çiziyorum. İnsanların fakir fukaralığını bize karşı bir silah olarak kullandılar. Benim iş yerimde bana zimmetli araçlar varken kapılarım sökülmeye başlandı. Yarım saat sonra elektrikler kesilince o kablolar çatır çatır söküldü. Arka taraftaki depom patlatıldı. Durumun önlenmesi bireysel mücadelemizle oldu. Bereket ki o insanlar da söz dinliyorlardı. Oradan arabaları parça parça da çıkarabilirlerdi. Evine bir parça ekmek götürmek için orada bulunanları ayırıyorum, ama orada bir yamyam çetesi vardı. Ölmemiş bir ceylanı canlı yemeye çalışan bir güruh vardı. Ben onların iki gün önce, belediyeden uçurulan bir haberle oraya girileceğinin olurunu aldıklarını biliyorum. Zamanı gelince bu isimleri de söyleyeceğim. Şikayet etsem ne olacak, geri mi gelecek? Ben helal de ederim, ama böyle olmamalıydı.

“BUNUN ADI TALANDIR”

Bunun adı talandır. Bizim yaşadığımız ufak tefek şeyler değil. Belediyenin girişini işçiler daha fazla talan olmasın diye tuğla ile ördü, bunu Yakup Bey biliyor. Sorsunlar bakalım talan oldu mu olmadı mı?

Bütün bunlar Kaymakamlık’a 50 metre mesafede oldu. Olaylardan önce Kaymakam Bey’i aradım durumdan haberi yoktu. Sonrasında ekip geldi ama bu ekiplerle bir şey olmayacağını, bizim can ve mal kaybımızın giderilmeyeceğini gördüm. Sayın il başkanımız aklıma geldi. Onu aradım ve sonrasında bölgeye çevik kuvvet intikal etti, devletin varlığını hissettik. Kaymakam ve Emniyet Müdürü burada onlar da hissettirmiyor mu? Belediye başkanı olacak arkadaş onlara bilgi dahi vermiyor. Hiçbir açılışı kaçırmayan, her yerde kameralar ile ‘Vizontelecilik’ yapan başkan neden orada yok? Yanlış yaptığını biliyor ve o yüzden gelmiyor. Çünkü o gün orada bir can pazarı vardı, normal bir yıkım değildi. Kasaplar hali yıkımı gibi değil içinde işletmecileri olan mekânlara yapılanı; bir ceylanın canlı canlı parçalanması gibi düşünün. Bunlar karakol ve kaymakamlığa 50 metre mesafede cereyan ediyor. Şimdi de deprem raporu alıp Hükümet Konağı’nı yıkmaya çalışıyorlarmış, inşallah Kaymakam Bey içerideyken talan edilmez ve Kaymakam Bey bizim yaşadıklarımızı yaşamaz. Yine de dikkat etsinler bize yapılanların aynısı onlara da yapılabilir.

En son bir dava açma talebim oldu, raporları istedik. Tuğla gibi bir rapor gönderdiler. Profesyonelce hazırlanmış, incelemeye vaktimiz dahi olmadı. Patır kütür üstümüze yıktılar.

100. Yıl Pasajı ve Keşanspor Düğün Salonu’nun olduğu binaları yıksınlar, oradaki binalardan çıkan demirlerin toplamı belediye binasından çıkandan azdır. Bir şeyi yapmak zordur, yıkmak 5 dakika. Bir şeyleri bu kadar kolay heba etmemeliyiz. Sadece o değil ondan önce halefi olan belediye başkanımızın da o binayı bakımsız bırakması da konuşulacak konulardandır. Neden bu kadar bir şeyleri çabuk gözden çıkarıyoruz? O binayı güçlendirmek ve bakımını yapmak çok mu zordu? O bina Keşan’ın 20 senesini daha götürürdü. Orası Keşan’ın azı dişidir. 60 senelik binalar götürüyorsa, 35 senelik binanın yıkılması hangi akla sığar? O bina meydana engel de değil. Nasıl bir proje ve oyun var bilmiyoruz. Keşan’da yaşıyor ve siyasetle ilgileniyorum; maalesef bir şeyleri bilmiyorum. Camdan bir duvar var ve ilerlememize imkân vermiyor.”

“BU REZİLLİĞİ BİZE YAŞATMANIN SEBEBİ NEYDİ?”

Zafer Sarıkeçe sözlerini şöyle tamamladı: “Ben tebligat almadım. Fırsatım olmadı, gidemedim. Emniyet bana tebligat imzalatmadı. Benim tebligatım hâlâ emniyette bekliyor. İşlerim yoğundu, gelip alacağımı söyledim, ama almama fırsat olmadı. Fırsat olmadan orasını başımıza yıktılar. Biz ‘çıkmayacağız’ demedik. Herkes çıkacaktı; ama ben bu zamana kadar hiçbir belediyenin emniyet ve kaymakamlık marifetiyle tebligat gönderdiğini görmedim. İlk kez şahit oluyorum. Bizi buraya sevk edecek ne vardı? Biz zaten yer arıyorduk. Çıkan çıktı, çıkmayan da yeni dükkânlarının hazırlanmasını bekliyordu. Bu rezilliği bize yaşatmanın sebebi neydi? O gün yaşananlar akılla izah edilemez. Orada bizim eşlerimiz ağladı. O gözyaşını Cenab-ı Allah öte tarafa bırakmasın, bu dünyada da adaletini göstersin istiyorum. Bu, 100 yıl sonra da hafızalarda olacak. İsmini anmak istemiyorum; ama ‘o’ tarihe geçti; ama ters taraftan tarihe geçti.”